İran

bilgipedi.com.tr sitesinden

Koordinatlar: 32°N 53°E / 32°N 53°E

İran İslam Cumhuriyeti
جمهوری اسلامی ایران (Farsça)
Jomhuri-ye Eslâmi-ye Irân
İran Bayrağı
Bayrak
İran Amblemi
Amblem
Slogan: 
استقلال، آزادی، جمهوری اسلامی
Esteqlâl, Âzâdi, Jomhuri-ye Eslâmi
("Bağımsızlık, özgürlük, İslam Cumhuriyeti")
(de facto)
Marş: سرود ملی جمهوری اسلامی ایران
Sorud-e Melli-ye Jomhuri-ye Eslâmi-ye Irân
("İran İslam Cumhuriyeti Milli Marşı")
İran'ın Konumu
Sermaye
ve en büyük şehir
Tahran
35°41′N 51°25′E / 35.683°N 51.417°E
Resmi dillerFarsça
Tanınan bölgesel diller
Dillerin listesi
  • 53 Farsça
  • 18% Azerice ve diğer Türk lehçeleri (Kaşkayca, Türkmence dahil)
  • 10 Kürtçe
  • 7 Gilak ve Mazanderani
  • 6% Luri
  • 2 Beluci
  • 2 Arapça
  • 2 diğer (Ermeni, Süryani, Gürcü, Laki, Semnani, Talış, Tati dahil)
Etnik gruplar
Etnik kökenlerin listesi
  • 61 Farsça
  • 16% Azerbaycanlı
  • 10 Kürt
  • 6% Lur (Bakhtiari dahil)
  • 2 Türkmenler ve diğer Türki halklar
  • 2 Baloch
  • 2 Arap
  • 1 diğer
Din Bkz. İran'da Din
Demonim(ler)
  • İranlı
HükümetÜniter Humeynist teokratik başkanlık İslam cumhuriyeti
- Yüce Lider
Ali Khamenei
- Başkan
Ebrahim Raisi
- Başkan Yardımcısı
Mohammad Mokhber
- Parlamento Başkanı
Mohammad Bagher Ghalibaf
- Başyargıç
Gholam-Hossein Mohseni-Eje'i
Yasama Organıİslami Danışma Meclisi
Kuruluş tarihçesi
- Medyan İmparatorluğu
c. MÖ 678
- Ahameniş İmparatorluğu
MÖ 550
- Part İmparatorluğu
MÖ 247
- Sasani İmparatorluğu
224 AD
- Buyid Hanedanlığı
934
- Safevi İran'ı
1501
- Afsharid İran
1736
- Zand Hanedanlığı
1751
- Kaçar İran'ı
1796
- Pehlevi İran'ı
15 Aralık 1925
- İslam Devrimi
11 Şubat 1979
- Mevcut anayasa
3 Aralık 1979
- Son değişiklik
28 Temmuz 1989
Alan
- Toplam
1.648.195 km2 (636.372 sq mi) (17.)
- Su (%)
1,63 (2015 itibariyle)
Nüfus
- 2019 tahmini
Neutral increase 83.183.741 (17.)
- Yoğunluk
48/km2 (124,3/sq mi) (162.)
GSYİH (SAGP)2022 tahmini
- Toplam
Increase 1,573 trilyon dolar (21.)
- Kişi başına
Increase $18,332 (66.)
GSYİH (nominal)2022 tahmini
- Toplam
Increase 1,739 trilyon dolar (14.)
- Kişi başına
Increase $20,261 (78.)
Gini (2018)Negative increase 42.0
orta
HDI (2019)Decrease 0.783
yüksek - 70.
Para Birimiİran riyali (ریال) (IRR)
Saat dilimiUTC+3:30 (IRST)
- Yaz (DST)
UTC+4:30 (IRDT)
Tarih biçimiyyyy/mm/dd (SH)
Sürüş tarafıdoğru
Çağrı kodu+98
ISO 3166 koduIR
İnternet TLD
  • .ir
  • ایران.

İran (Farsça: ایران Irân [ʔiːˈɾɒːn] (dinle)), Pers olarak da adlandırılan ve resmi olarak İran İslam Cumhuriyeti, Batı Asya'da bir ülkedir. Batıda Irak ve Türkiye, kuzeybatıda Azerbaycan ve Ermenistan, kuzeyde Hazar Denizi ve Türkmenistan, doğuda Afganistan ve Pakistan, güneyde ise Umman Körfezi ve Basra Körfezi ile komşudur. Yüzölçümü 1.648.195 km2 (636.372 sq mi) olan İran, Asya'nın en büyük dördüncü ülkesi ve Suudi Arabistan'ın ardından Batı Asya'nın en büyük ikinci ülkesidir. İran'ın 85 milyonluk nüfusu onu dünyanın en kalabalık 17. ülkesi yapmaktadır. En büyük şehirleri sırasıyla başkent Tahran, Meşhed, İsfahan, Karaj, Şiraz ve Tebriz'dir.

Ülke, MÖ dördüncü bin yılda Elam krallıklarının kurulmasıyla başlayan dünyanın en eski uygarlıklarından birine ev sahipliği yapmaktadır. İlk olarak MÖ yedinci yüzyılda eski bir İran halkı olan Medler tarafından birleştirildi ve MÖ altıncı yüzyılda Büyük Kiros'un tarihteki en büyük imparatorluklardan biri haline gelen ve dünyanın ilk etkili süper gücü olarak tanımlanan Ahameniş Pers İmparatorluğu'nu kurmasıyla bölgesel zirvesine ulaştı. Ahameniş İmparatorluğu M.Ö. dördüncü yüzyılda Büyük İskender'in eline geçmiş ve daha sonra birkaç Helenistik devlete bölünmüştür. Bir İran isyanı MÖ üçüncü yüzyılda Part İmparatorluğu'nu kurmuş, MS üçüncü yüzyılda da sonraki dört yüzyıl boyunca büyük bir dünya gücü olan Sasani İmparatorluğu'nun yerini almıştır. Arap Müslümanlar MS yedinci yüzyılda imparatorluğu fethederek İran'ın İslamlaşmasına yol açmışlardır. Daha sonra İslam kültürünün ve öğreniminin önemli bir merkezi haline gelen İran'ın sanatı, edebiyatı, felsefesi ve mimarisi İslam Altın Çağı boyunca Müslüman dünyasına ve ötesine yayılmıştır. Sonraki iki yüzyıl boyunca, Selçuklu Türkleri ve Moğollar bölgeyi fethetmeden önce bir dizi yerli İranlı Müslüman hanedan ortaya çıktı. 15. yüzyılda yerli Safeviler birleşik bir İran devletini ve ulusal kimliğini yeniden kurdu ve ülkeyi Şii İslam'a dönüştürdü. İran, 18. yüzyılda Nadir Şah'ın hükümdarlığı altında bir kez daha büyük bir dünya gücü haline geldi, ancak 19. yüzyılda Rus İmparatorluğu ile yaşanan bir dizi çatışma önemli toprak kayıplarına yol açtı. 20. yüzyılın başlarında İran Anayasal Devrimi gerçekleşti. Batılı şirketlerin fosil yakıt tedarikini millileştirme çabaları 1953'te bir Anglo-Amerikan darbesine yol açtı ve bu da Muhammed Rıza Pehlevi yönetiminde daha otokratik bir yönetim ve artan Batı siyasi etkisiyle sonuçlandı. Pehlevi 1963 yılında geniş kapsamlı bir dizi reform başlattı. İran Devrimi'nin ardından mevcut İslam Cumhuriyeti 1979 yılında ülkenin ilk Dini Lideri olan Ruhullah Humeyni tarafından kurulmuştur.

İran hükümeti, başkanlık demokrasisinin unsurlarını içeren bir İslami teokrasidir ve nihai yetki, Humeyni'nin 1989'daki ölümünden bu yana Ali Hamaney'in elinde bulunan otokratik bir "Dini Lider "e verilmiştir. İran hükümeti yaygın olarak otoriter olarak kabul edilmektedir ve kitlesel protestoların şiddet kullanılarak bastırılması, adil olmayan seçimler, kadın ve çocuk haklarının kısıtlanması gibi insan hakları ve sivil özgürlüklere yönelik önemli kısıtlama ve ihlalleri nedeniyle yaygın eleştirilere maruz kalmıştır. İran aynı zamanda Ortadoğu'da Şii İslam'ın odak noktasıdır ve bölgede uzun süredir var olan Arap ve Sünni hegemonyasına karşı çıkmaktadır. İran Devrimi'nden bu yana, ülke yaygın olarak İsrail'in ve Suudi Arabistan'ın en büyük düşmanı olarak kabul edilmektedir. İran aynı zamanda Orta Doğu meselelerinin en büyük oyuncularından biri olarak kabul edilmekte ve hükümeti modern Orta Doğu çatışmalarının çoğuna hem doğrudan hem de dolaylı olarak müdahil olmaktadır.

İran, Asya kıtasında jeopolitik olarak stratejik bir konuma sahip bölgesel ve orta ölçekli bir güçtür. Birleşmiş Milletler, ECO, OIC ve OPEC'in kurucu üyesidir. İkinci en büyük doğal gaz arzı ve dördüncü en büyük kanıtlanmış petrol rezervleri de dahil olmak üzere büyük fosil yakıt rezervlerine sahiptir. Ülkenin zengin kültürel mirası, kısmen 26 UNESCO Dünya Mirası Alanı ile yansıtılmaktadır. Tarihsel olarak çok etnikli bir ülke olan İran, en büyükleri Farslar, Azeriler, Kürtler, Mazandaraniler ve Lurlar olmak üzere çok sayıda etnik, dilsel ve dini gruptan oluşan çoğulcu bir toplum olmaya devam etmektedir.

2019 yılı verilerine göre yaklaşık 83 milyon nüfusu bulunan İran, dünya sıralamasında 17. sıradadır. Etnik olarak nüfusunun yarısından fazlasını Farslar oluştururken; azınlık olarak Azeriler ve Kürtler ve onlardan çok az sayıda olarak da Beluçlar, Türkmenler ve Araplar bulunmaktadır.

İran BM, Bağlantısızlar Hareketi, İslam İşbirliği Teşkilatı ve OPEC üyesidir. İran siyasal sistemi, 1979'da kabul edilen anayasaya göre oluşturulan birkaç karmaşık yönetim yapısına göre işlemektedir. En yüksek devlet makamı, şimdiki Ayetullah Ali Hamaney'in üstlendiği İran dinî liderliğidir (Velayet-i Fakih).

İran, uluslararası enerji güvenliği ve dünya ekonomisinde geniş petrol ve doğalgaz kaynakları sonucu önemli bir konuma sahiptir.

İsim

Inscription of Ardeshir Babakan (ruling 224–242) in Naqsh-e Rostam
Nakş-ı Rüstem'de Ardeşir Babekan'ın (hükümdarlık dönemi 224-242) yazıtı: "Bu, Mazdaworshiper'in, İran'ın Şahanşahı Lord Ardashir'in figürüdür..."
An Ashrafi Coin of Nader Shah
Nadir Şah'ın (hükümdarlık dönemi 1736-1747) bir Eşrefî Sikkesi, arka yüz: "Altın üzerine basılmış dünyadaki krallık kelimesi, Büyük İran'ın Nadir'i ve dünyayı fetheden kral."

İran terimi doğrudan Orta Farsça Ērān'dan türemiştir ve ilk olarak Nakş-ı Rüstem'deki üçüncü yüzyıla ait bir yazıtta ve ona eşlik eden Part yazıtında İranlılara atfen Aryān terimi kullanılmıştır. Orta İran dilindeki ērān ve aryān, her ikisi de Proto-İran dilindeki *arya- ("Aryan", yani "İranlılardan" anlamına gelir) kelimesinden türeyen ēr- (Orta Farsça) ve ary- (Partça) gentilice isimlerinin eğik çoğul biçimleridir ve Proto-Hint-Avrupa dilindeki *ar-yo- kelimesinin bir türevi olarak kabul edilir, yani "(ustalıkla) bir araya getiren" anlamına gelir. İrani dillerde gentilice, eski yazıtlarda ve Avesta edebiyatında yer alan bir kendini tanımlayıcı olarak tasdik edilir ve diğer İrani etnik isimler Alan (Osetçe: Ир Ir) ve Demir'de (Ирон) de kalır. İran mitolojisine göre ülkenin adı, kardeşleri tarafından öldürülen efsanevi bir prens ve şah olan Iraj'ın adından gelmektedir. Tarihsel olarak İran, Batı tarafından Persia olarak anılmıştır, bunun başlıca nedeni tüm İran'dan Persís (Eski Yunanca: Περσίς; Eski Persçe 𐎱𐎠𐎼𐎿 Pârsa'dan) olarak bahseden Yunan tarihçilerin yazılarıdır, bu da "Perslerin ülkesi" anlamına gelir, Persis ise antik İran'ın bugün Fars olarak bilinen eyaletlerinden biriydi. Antik Yunanlıların herhangi bir yabancı ile en kapsamlı etkileşimi Perslerle olduğu için, bu terim Yunan-Pers Savaşlarından (MÖ 499-449) çok sonra bile varlığını sürdürmüştür.

1935'te Rıza Şah, 21 Mart 1935'e denk gelen Nevruz'da uluslararası toplumdan ülkeyi yerel adı olan İran'la anmasını talep etti; o yıl 22 Mart'ta yürürlüğe girdi. İsim değişikliğine yönelik muhalefet 1959'da kararın geri alınmasına yol açtı ve Encyclopædia Iranica'nın editörü Profesör Ehsan Yarshater, Persia ve Iran'ın birbirinin yerine kullanılması yönünde bir hareket başlattı. Bugün hem İran hem de Pers kültürel bağlamlarda kullanılırken, İran resmi devlet bağlamlarında vazgeçilmezliğini korumaktadır.

İran kelimesinin tarihsel ve kültürel kullanımı sadece modern devletle sınırlı değildir. "Büyük İran" (İrānzamīn veya Irān e Bozorg) İran kültür ve dil bölgelerinin topraklarını ifade eder. Modern İran'a ek olarak Kafkasya, Anadolu, Mezopotamya, Afganistan ve Orta Asya'nın bazı bölümlerini de içerir.

İran sözcüğünün kökeni, Sanskritçedeki Aryan sözcüğünden gelir.

Bu yazıtta İran halklarına atfen kullanılan ērān kelimesine rağmen, ērān ifadesinin imparatorluk coğrafyasını ifade etmek için kullanılması Sâsânî Hanedanlığının ilk döneminde de görülmüştür. I.Şapur'un Ardeşir'in oğlu ve halefi- bir yazıtında açıkça Ērān bölgelerinin içine İranlıların yerleşmediği Ermenistan ve Kafkasya'yı da dâhil etmiştir.Kartir kitabelerinde yüksek rahip, Anērānın egemenliği altındaki bölgeleri gösteren listede aynı bölgeleri saymıştır.ērān ve aryān kelimelerinin ikisi birden, (İranlı) Aryanların ülkesi anlamına gelen Proto-İran dilindeki Aryānām teriminden gelmektedir. Airyanem Vaejah kelimesi ve kavramı aslında İran'ın ülke isminde (Edebi olarak Aryanlar'ın ülkesi anlamında), aynen Aryānā kelimesinin modern Farsça karşılığı olan Iran (Ērān) gibi korunmuştur.

1979'daki İran İslâm Devrimi'nden itibaren ülkenin resmî adı "İran İslâm Cumhuriyeti" olmuştur.

Telaffuz

İran'ın Farsça telaffuzu [ʔiːˈɾɒːn] şeklindedir. İran'ın Commonwealth İngilizcesindeki yaygın telaffuzları Oxford İngilizce Sözlüğünde /ɪˈrɑːn/ ve /ɪˈræn/ olarak listelenmiştir, Merriam-Webster's gibi Amerikan İngilizcesi sözlükleri /ɪˈrɑːn ile eşleşen telaffuzlar sağlarken, -ˈræn, ˈræn/ ya da Random House Webster's Unabridged Dictionary'de /ɪˈræn, ɪˈrɑːn, ˈræn/ olarak geçer. Cambridge Sözlüğü İngiliz telaffuzunu /ɪˈrɑːn/ ve Amerikan telaffuzunu /ɪˈræn/ olarak listeler. Benzer şekilde, Glasgow merkezli Collins English Dictionary hem İngiliz İngilizcesi hem de Amerikan İngilizcesi telaffuzlarını sunmaktadır. Voice of America'nın telaffuz rehberi de /ɪˈrɑːn/ telaffuzunu vermektedir.

Amerikan İngilizcesi telaffuzu /ˈræn/ ABD medyasında duyulabilir. Washington Post'tan Max Fisher İran için /ˈrɑːn/ telaffuzunu öngörürken /ˈræn/ telaffuzunu yasaklamıştır. American Heritage Dictionary of the English Language, sözlüğün 2014 Kullanım Anketi'nde İran ve Irak'ın telaffuzları konusunu ele almıştır. Bu ankete göre, /ɪˈrɑːn/ ve /ɪˈræn/ telaffuzları neredeyse eşit derecede kabul edilebilir bulunurken, /ɪˈrɑːn/ oylamaya katılan çoğu panelist tarafından tercih edilmiştir. ˈræn/ telaffuzuna gelince, panelistlerin %70'inden fazlası bu telaffuzu kabul edilemez bulmuştur. Bu panelistlerin gerekçeleri arasında /ˈræn/'in "şahin çağrışımlar" yaptığı ve kulağa "öfkeli", "yabancı düşmanı", "cahil" ve "... kozmopolit değil" şeklinde geldiği yer almaktadır. ˈræn/ telaffuzu, American Heritage Dictionary'deki İran girişinde ve Amerikan İngilizcesinin diğer büyük sözlüklerinin her birinde yansıtıldığı gibi standart ve kabul edilebilir olmaya devam etmektedir.

Tarihçe

Tarih Öncesi

Lorestan'daki Doushe mağarasında MÖ 8. binyıldan kalma bir mağara resmi

İran'ın kuzeyindeki Kaşafrud ve Ganj Par'da kazılanlar gibi İran'daki en eski arkeolojik eserler, Alt Paleolitik Çağ'dan beri İran'da insan varlığını doğrulamaktadır. İran'ın Orta Paleolitik döneme ait Neandertal eserleri çoğunlukla Zagros bölgesinde, Warwasi ve Yafteh gibi yerlerde bulunmuştur. MÖ 10. binyıldan yedinci binyıla kadar, erken tarım toplulukları Chogha Golan, Chogha Bonut ve Chogha Mish de dahil olmak üzere batı İran'daki Zagros bölgesinde ve çevresinde gelişmeye başlamıştır.

Susa bölgesindeki gruplandırılmış mezraların işgali, radyokarbon tarihleme ile belirlendiği üzere, MÖ 4395-3955 ile 3680-3490 arasında değişmektedir. İran Platosu'nda, MÖ dördüncü binyılda eski kültürlerin ve kentsel yerleşimlerin varlığına işaret eden düzinelerce tarih öncesi alan bulunmaktadır. Tunç Çağı boyunca, bugünkü İran toprakları Elam, Jiroft ve Zayanderud da dahil olmak üzere çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır. Bu uygarlıkların en önemlisi olan Elam, Mezopotamya'dakilerle birlikte güneybatıda gelişmiş ve İran imparatorluklarının ortaya çıkışına kadar varlığını sürdürmüştür. Elam'da yazının ortaya çıkışı Sümer'le paralellik göstermiş ve Elam çivi yazısı MÖ üçüncü binyıldan itibaren geliştirilmiştir.

MÖ 34. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar kuzeybatı İran, komşu Kafkasya ve Anadolu'ya kadar uzanan Kura-Araxes kültürünün bir parçasıydı. MÖ ikinci binyılın başlarından itibaren Asurlular batı İran'ın büyük bölümüne yerleşmiş ve bölgeyi kendi topraklarına katmışlardır.

Klasik antik dönem

Persepolis'te, birleşmiş Medler ve Persleri tasvir eden bir kabartma

MÖ ikinci binyıla gelindiğinde, eski İran halkları Avrasya Bozkırlarından bugünkü İran'a gelmiş ve bölgenin yerli yerleşimcilerine rakip olmuşlardır. İranlılar Büyük İran ve ötesindeki daha geniş bir alana dağıldıkça, günümüz İran'ının sınırları Med, Pers ve Part kabilelerinin hakimiyetine girmiştir.

MÖ 10. yüzyılın sonlarından yedinci yüzyılın sonlarına kadar İran halkları, "İran öncesi" krallıklarla birlikte, kuzey Mezopotamya merkezli Asur İmparatorluğu'nun egemenliği altına girmiştir. Kral Cyaxares yönetimindeki Medler ve Persler, Babil hükümdarı Nabopolassar'ın yanı sıra diğer İranlı İskitler ve Kimmerlerle ittifak kurdular ve birlikte Asur İmparatorluğu'na saldırdılar. İç savaş Asur İmparatorluğu'nu MÖ 616 ile 605 yılları arasında harap etti ve böylece kendi halklarını üç yüzyıllık Asur egemenliğinden kurtardı. Med kabilelerinin MÖ 728'de kral Deioces altında birleşmesi, MÖ 612'de bugünkü İran ve Doğu Anadolu topraklarının neredeyse tamamını kontrol eden Med İmparatorluğu'nun kurulmasına yol açtı. Bu, daha sonra fethedilen ve dağıtılan Urartu Krallığı'nın da sonu oldu.

Ahameniş İmparatorluğu'nun kurucusu Büyük Kiros'un Pasargadae'deki mezarı

MÖ 550'de Mandane ve I. Cambyses'in oğlu Büyük Kiros, Med İmparatorluğu'nu ele geçirmiş ve diğer şehir devletlerini birleştirerek Ahameniş İmparatorluğu'nu kurmuştur. Medya'nın fethi, Pers İsyanı olarak adlandırılan olayın bir sonucuydu. Kargaşa başlangıçta Med hükümdarı Astyages'in eylemleriyle tetiklenmiş ve Perslerle ittifak kurmaları nedeniyle hızla diğer eyaletlere de yayılmıştır. Daha sonra Kiros ve halefleri tarafından gerçekleştirilen fetihler imparatorluğu Lidya, Babil, Mısır, Balkanlar ve Doğu Avrupa'nın bazı bölgelerinin yanı sıra İndus ve Oxus nehirlerinin batısındaki toprakları da içine alacak şekilde genişletti.

MÖ 539, Pers kuvvetlerinin Opis'te Babil ordusunu bozguna uğrattığı ve Yeni Babil İmparatorluğu'nu fethederek bölgede yaklaşık dört yüzyıl süren Mezopotamya egemenliğinin sona erdiği yıldır. Kiros Babil'e girdi ve kendisini geleneksel bir Mezopotamya hükümdarı olarak tanıttı. Sonraki Ahameniş sanatı ve ikonografisi Mezopotamya'daki yeni siyasi gerçekliğin etkisini yansıtır.

Büyük Darius ve I. Xerxes zamanındaki Ahameniş İmparatorluğu (MÖ 550-MÖ 330)
Part İmparatorluğu (MÖ 247-MS 224) MÖ 94 yılında, Mithridates II'nin hükümdarlığı sırasında en geniş haliyle

Ahameniş İmparatorluğu'nun en geniş toprakları günümüz İran'ı, Azerbaycan Cumhuriyeti (Arran ve Şirvan), Ermenistan, Gürcistan, Türkiye (Anadolu), Karadeniz kıyı bölgelerinin çoğu, kuzeydoğu Yunanistan ve güney Bulgaristan (Trakya), kuzey Yunanistan ve Kuzey Makedonya (Paeonia ve Makedon) topraklarını kapsıyordu, Irak, Suriye, Lübnan, Ürdün, İsrail ve Filistin toprakları, Libya, Kuveyt, Suudi Arabistan'ın kuzeyi, Birleşik Arap Emirlikleri'nin bazı bölgeleri ve Umman, Pakistan, Afganistan ve Orta Asya'nın büyük bir kısmına kadar antik Mısır'ın tüm önemli nüfus merkezleri, onu dünyanın o zamana kadar gördüğü en büyük imparatorluk haline getirdi.

M.Ö. 480 yılında Ahameniş İmparatorluğu'nda 50 milyon insanın yaşadığı tahmin edilmektedir. Zirvedeki imparatorluk dünya nüfusunun %44'üne hükmediyordu ki bu rakam tarihteki herhangi bir imparatorluk için en yüksek rakamdır.

Ahameniş İmparatorluğu, Babil'deki Yahudi sürgünlerin serbest bırakılması, Kraliyet Yolu ve Chapar (posta servisi) gibi altyapıların inşa edilmesi ve topraklarında resmi bir dil olan İmparatorluk Aramicesi'nin kullanılmasıyla tanınır. İmparatorluk, imparatora bağlı merkezi ve bürokratik bir yönetime, büyük bir profesyonel orduya ve daha sonraki imparatorluklarda benzer gelişmelere ilham veren sivil hizmetlere sahipti.

Batı sınırlarındaki çatışmalar İyonya İsyanı ile başlamış, Yunan-Pers Savaşları'na dönüşerek M.Ö. beşinci yüzyılın ilk yarısına kadar devam etmiş ve Ahamenişlerin Balkanlar ve Doğu Avrupa'daki tüm topraklardan çekilmesiyle sona ermiştir.

M.Ö. 334 yılında Büyük İskender Ahameniş İmparatorluğu'nu işgal ederek son Ahameniş imparatoru Darius III'ü Issus Savaşı'nda yenmiştir. İskender'in erken ölümünün ardından İran, Helenistik Seleukos İmparatorluğu'nun kontrolü altına girdi. MÖ ikinci yüzyılın ortalarında Part İmparatorluğu İran'daki ana güç haline geldi ve Romalılar ile Partlar arasında Roma-Part Savaşları ile doruğa ulaşan yüzyıllık jeopolitik ezeli rekabet başladı. Part İmparatorluğu, yerini Sasani İmparatorluğu'nun aldığı MS 224 yılına kadar yaklaşık beş yüzyıl boyunca feodal bir monarşi olarak devam etti. Komşuları olan ezeli rakipleri Roma-Bizans ile birlikte dört yüzyıldan fazla bir süre boyunca dünyanın o dönemdeki en baskın iki gücünü oluşturdular.

Sasaniler, Ahamenişler tarafından elde edilen sınırlar içinde, başkentleri Ctesiphon olan bir imparatorluk kurdular. Geç antik dönem İran'ın en etkili dönemlerinden biri olarak kabul edilir, çünkü Sasanilerin etkisi antik Roma (ve bu yolla Batı Avrupa'ya kadar), Afrika, Çin ve Hindistan kültürüne ulaşmış ve hem Avrupa hem de Asya'nın ortaçağ sanatının oluşumunda önemli bir rol oynamıştır.

Sasani İmparatorluğu döneminin büyük bir kısmı, Anadolu, Batı Kafkasya, Mezopotamya ve Levant'ın batı sınırlarında 700 yılı aşkın bir süre boyunca devam eden Roma-Pers Savaşları'nın gölgesinde kalmıştır. Bu savaşlar nihayetinde hem Romalıları hem de Sasanileri yormuş ve her ikisinin de Müslüman istilası karşısında yenilgiye uğramasına yol açmıştır.

Ahameniş, Part ve Sasani dönemleri boyunca, İran hanedanlarının çeşitli kolları Anadolu ve Kafkasya'da Pontus Krallığı, Mihranidler ve Ermenistan, İberya (Gürcistan) ve Kafkas Albanyası'ndaki (bugünkü Azerbaycan Cumhuriyeti ve güney Dağıstan) Arsacid hanedanları da dahil olmak üzere kendi adlarını taşıyan kollar kurmuştur.

Ortaçağ dönemi

Uzun süren Bizans-Sasani savaşları, en önemlisi de 602-628 yılları arasındaki doruk savaşı ve Sasani İmparatorluğu içindeki sosyal çatışma, yedinci yüzyılda Arapların İran'ı işgal etmesinin yolunu açtı. İmparatorluk başlangıçta Raşidun Halifeliği tarafından yenilgiye uğratılmış, onun yerine Emevi Halifeliği ve ardından Abbasi Halifeliği geçmiştir. İran'ın o zamanki Zerdüşt çoğunluğunu hedef alan ve dini zulüm, kütüphanelerin ve ateş tapınaklarının yıkılması, özel bir vergi cezası ("cizye") ve dil değişimini içeren uzun süreli ve kademeli bir devlet tarafından dayatılan İslamlaştırma süreci izledi.

750 yılında Abbasiler Emevileri devirdi. Arap Müslümanlar ve her kesimden Farslar, din değiştirmiş Fars Müslüman Ebu Müslim tarafından birleştirilen isyancı orduyu oluşturdu. İktidar mücadeleleri sırasında toplum giderek kozmopolitleşti ve eski Arap sadeliği ve aristokratik saygınlığı, duruşu ve prestiji kayboldu. Farslar ve Türkler çoğu alanda Arapların yerini almaya başladı. Arap soylularının tabi ırklarla kaynaşması, çok eşlilik ve cariyelik uygulaması, sadakatlerin belirsizleştiği ve bir memurlar hiyerarşisinin ortaya çıktığı sosyal bir karışım yarattı, Abbasi prestijini ve gücünü sonsuza dek azaltan önce Fars sonra Türk bir bürokrasi.

İki yüzyıl süren Arap egemenliğinin ardından, Tahiriler, Saffariler, Samaniler ve Buyidler de dahil olmak üzere yarı bağımsız ve bağımsız İran krallıkları, gerileyen Abbasi Halifeliğinin sınırlarında ortaya çıkmaya başladı.

Eserleri Fars edebiyatının zirvesi olarak kabul edilen ve başta Johann Wolfgang von Goethe, Henry David Thoreau ve Emerson olmak üzere daha sonraki Batılı yazarlar üzerinde önemli bir iz bırakan ortaçağ Fars şairi Hafız'ın mezarı

İran'ın gelişen edebiyatı, felsefesi, matematiği, tıbbı, astronomisi ve sanatı, İslam Altın Çağı olarak bilinen bir dönemde İran uygarlığı için yeni bir çağın oluşumunda önemli unsurlar haline geldi. İslam Altın Çağı, İran'ın bilimsel faaliyetlerin ana sahnesi olduğu 10. ve 11. yüzyıllarda zirveye ulaşmıştır.

Abbasiler döneminde başlayan kültürel canlanma İran ulusal kimliğinin yeniden ortaya çıkmasına yol açtı; böylece Araplaştırma girişimleri İran'da hiçbir zaman başarılı olamadı. Şu'ubiyye hareketi, İranlıların Arap işgalcilerle ilişkilerinde bağımsızlıklarını yeniden kazanmaları için bir katalizör oldu. Bu hareketin en dikkate değer etkisi, bugün İran edebiyatının en önemli figürü olarak kabul edilen destan şairi Firdevsi'nin eserlerinde görülen Farsça dilinin devamı olmuştur.

10. yüzyılda Türk boylarının Orta Asya'dan İran Platosu'na kitlesel bir göçü yaşandı. Türk boyları ilk olarak Abbasi ordusunda memluk (köle-savaşçı) olarak kullanıldı ve ordudaki İranlı ve Arap unsurların yerini aldı. Sonuç olarak Memlükler önemli bir siyasi güç kazandılar. 999 yılında İran'ın büyük bir kısmı kısa bir süre için yöneticileri Memlük Türk kökenli olan Gaznelilerin, daha sonra da Selçuklu ve Harezm İmparatorluklarının egemenliği altına girdi. Selçuklular daha sonra Anadolu'da Rum Sultanlığı'nı kurarken, tamamen Farslaşmış kimliklerini de beraberlerinde götürdüler. Fars kültürünün Türk hükümdarlar tarafından benimsenmesi ve himaye edilmesinin sonucu, belirgin bir Türk-Fars geleneğinin gelişmesi oldu.

1219'dan 1221'e kadar Harezm İmparatorluğu yönetimindeki İran, Cengiz Han'ın Moğol İmparatorluğu ordusu tarafından yıkıcı bir istilaya uğramıştır. Steven R. Ward'a göre, "Moğol şiddeti ve yağmaları İran Platosu nüfusunun dörtte üçünü, muhtemelen 10 ila 15 milyon insanı öldürdü. Bazı tarihçiler İran nüfusunun 20. yüzyılın ortalarına kadar Moğol öncesi seviyelerine ulaşamadığını tahmin etmektedir." Modern tarihçilerin çoğu, Moğolların Harezm İmparatorluğu, İran anakarası ve diğer Müslüman bölgelere yönelik saldırılarına ilişkin bu tür muazzam büyüklükteki istatistikleri ya tamamen reddetmekte ya da oldukça şüpheci yaklaşmakta ve bunları dönemin Müslüman vakanüvislerinin (kayıtları doğal olarak Moğol karşıtı bir eğilime sahipti) abartıları olarak görmektedir. Gerçekten de, İran platosu söz konusu olduğunda, Moğol saldırılarının ve savaşlarının büyük kısmı günümüz İran'ının kuzeydoğusundaydı. Nişabur ve Tus şehirleri gibi.

Moğol İmparatorluğu'nun 1256'da parçalanmasının ardından Cengiz Han'ın torunu Hulagu Han, İran'da İlhanlı Devleti'ni kurdu. 1370 yılında bir başka fatih, Timur, Hülagü'nün izinden giderek 156 yıl daha sürecek olan Timur İmparatorluğu'nu kurdu. Timur, 1387'de İsfahan'ın tamamen katledilmesini emretti ve söylendiğine göre 70.000 vatandaşı öldürdü. İlhanlılar ve Timurlular kısa süre içinde İranlıların gelenek ve göreneklerini benimseyerek kendilerini İran'a özgü bir kültürle çevrelediler.

Erken modern dönem

Safeviler

Safevi İmparatorluğu'nun kurucusu I. İsmail'in Uffizi'de muhafaza edilen Venedik portresi

1500'lere gelindiğinde Erdebil'li I. İsmail, başkenti Tebriz olan Safevi İmparatorluğu'nu kurdu. Azerbaycan'dan başlayarak otoritesini tüm İran topraklarına yaydı ve Büyük İran'ın büyük bir bölümünde İran kimliğini yeniden öne çıkararak geniş akraba bölgeler üzerinde aralıklı bir İran hegemonyası kurdu. İran ağırlıklı olarak Sünni'ydi ancak İsmail, Kafkasya, İran, Anadolu ve Mezopotamya'daki Safevi topraklarına yayılarak İslam'ın Şii koluna zorla geçişi teşvik etti. Sonuç olarak, günümüz İran'ı dünyanın tek resmi Şii ulusudur; İran ve Azerbaycan Cumhuriyeti'nde mutlak çoğunluğa sahiptir ve nüfus oranına göre dünyada en fazla Şii nüfusa sahip birinci ve ikinci ülkedir. Bu arada, Safevi İran'ı ile komşu Osmanlı İmparatorluğu arasında yüzyıllar süren jeopolitik ve ideolojik rekabet çok sayıda Osmanlı-İran savaşına yol açmıştır.

İran'ın askeri, siyasi ve ekonomik gücünü pekiştiren güçlü, pragmatik Safevi hükümdarı I. Abbas'ın portresi

Safevi dönemi, I. Abbas'ın (1587-1629) hükümdarlığında zirveye ulaşmış, güç bakımından Türk rakiplerini geride bırakmış ve İran'ı Batı Avrasya'da önde gelen bir bilim ve sanat merkezi haline getirmiştir. Safevi dönemi, Kafkasyalı nüfusun İran toplumunun yeni katmanlarına kitlesel entegrasyonunun başlangıcına ve İran'ın merkez bölgelerine kitlesel olarak yerleştirilmesine tanıklık etti ve yüzyıllar boyunca İran tarihinde çok önemli bir rol oynadı. 1600'lerin sonu ve 1700'lerin başında iç çatışmalar, Osmanlılarla sürekli savaşlar ve dış müdahaleler (en önemlisi Rus müdahalesi) nedeniyle kademeli olarak gerileyen Safevi yönetimi, 1722'de İsfahan'ı kuşatan ve Sultan Hüseyin'i mağlup eden Peştun isyancılar tarafından sona erdirildi.

Safevî Devleti'nin kurucusu Şah İsmail

İran'da ilk Şiî İslâm devleti, Şah İsmail tarafından Safevî Hanedanı (1501 ile 1736 arası) yönetiminde kuruldu. İlerleyen zaman içinde büyük bir politik güç haline geldi ve çift taraflı devlet antlaşmaları yapmaya başladı.

Safevîlerin en güçlü oldukları zaman, I. Abbas'ın hükmettiği dönemdir (1588-1629). Safevîler, ilerleyen yıllarda Osmanlı İmparatorluğu, Şeybanî Hanlığı ve Portekiz İmparatorluğu ile savaştı. Safevîler başkentlerini Tebriz'den alarak önce Kazvin'e, sonra da dönemlerinde sanata verdikleri destek ile İran estetik düzeyi yüksek üretim dönemlerinden birini yaşadığı İsfahan'a taşıdılar. Dönemlerinde ülke yönetiminde merkezileşme arttı; ordunun modernleştirilmesinde ilk adımlar atıldı ve mimaride İsfahânî tarzı gelişti.

1722'de Afgan isyancılar, I. Hüseyin'i yendi ve Safevî Hanedanı'na son verdi.

Afşarlılar

1729 yılında, Horasan'dan bir reis ve askeri deha olan Nadir Şah, Peştun işgalcileri başarıyla kovdu ve fethetti. Daha sonra İran'da devam eden kaos nedeniyle Osmanlı ve Rus otoriteleri arasında bölünen Kafkasya topraklarını geri aldı. Nadir Şah döneminde İran, Sasani İmparatorluğu'ndan bu yana en geniş sınırlarına ulaşmış, Kafkasya'nın yanı sıra Batı ve Orta Asya'nın diğer önemli bölgelerinde İran hegemonyasını yeniden kurmuş ve kısa bir süre için dönemin tartışmasız en güçlü imparatorluğuna sahip olmuştur.

İran'ın ilk Afşar hükümdarı Nadir Şah'ın mezarı başındaki heykeli

Nadir Şah Hindistan'ı istila etti ve 1730'ların sonlarında Delhi'nin çok uzağını yağmaladı. Topraklarını genişletmesinin yanı sıra askeri başarıları da Kuzey Kafkasya'da isyan eden Lezgiler'e karşı son seferlerinin ardından düşüşe geçti. Nadir Şah'ın öldürülmesi kısa bir iç savaş ve kargaşa dönemine yol açtı, ardından Zand hanedanından Kerim Han 1750'de iktidara gelerek göreceli bir barış ve refah dönemi getirdi.

Oğuz Türklerinin Afşar boyundan gelirler

Nadir Şah

1736'da Nadir Şah, başarılı bir şekilde Afgan isyancıları İsfahan'dan çıkardı ve Afşar Hanedanı'nı kurdu. 1738'de aralarında Taht-ı Tavus, Işık Dağı elması ve Işık Denizi elmasının da bulunduğu kraliyet hazinelerini güvence altına alacak bir sefer yaptı. Ne var ki hükümdarlığı çok uzun sürmedi, 1747'de bir suikast sonucu öldü. Ölürken, yanında bulunan karısı Kenya kökenli El Fatima'ya İran tahtını bıraktı. El Fatima'nın siyahi olması nedeniyle İran halkı bu kadın şahı kabul etmedi ve yarı siyahi olan Nadir Şah'ın küçük kızı El Hebübe'ye tahtı bırakmak zorunda kaldı. El Hebübe, bu sırada 21 yaşlarında güzel bir kızdı. Afgan şahı Şeyhsüvari El Hamd ile evliydi; dolayısıyla İran tahtı, iki Türk kadından sonra Afgan Hanedanı'na geçerek siyasi varlığını sürdürmeye devam etmiştir.

Zandlar

Kendinden önceki hanedanlarla karşılaştırıldığında, Zand hanedanının jeopolitik erişimi sınırlıydı. Kafkasya'daki İran topraklarının çoğu fiili özerklik kazandı ve çeşitli Kafkas hanlıkları aracılığıyla yerel olarak yönetildi. Ancak, kendi kendilerini yönetmelerine rağmen, hepsi Zand kralının tebaası ve vassalı olarak kaldılar. Kerim Han'ın 1779'da ölümünden sonra bir iç savaş daha çıktı ve Ağa Muhammed Han 1794'te Kaçar hanedanını kurdu.

Kaçarlar

1795 yılında Gürcü tebaanın itaatsizliği ve Ruslarla ittifak kurmasının ardından Kaçarlar Krtsanisi Savaşı ile Tiflis'i ele geçirdi ve Rusları tüm Kafkasya'dan sürerek bölgede İran hakimiyetini yeniden tesis etti.

İran'ın 19. yüzyıldaki kuzeybatı sınırlarını gösteren ve günümüz doğu Gürcistan, Dağıstan, Ermenistan ve Azerbaycan Cumhuriyeti'ni kapsayan, Rus-İran savaşlarıyla komşu Rusya İmparatorluğu'na bırakılmadan önceki harita

1804-1813 ve 1826-1828 Rus-İran savaşları, yüzyıllar boyunca İran kavramının bir parçası olan Güney Kafkasya ve Dağıstan'ın tamamını kapsayan Kafkasya'da İran için geri dönülemez büyük toprak kayıplarına ve dolayısıyla komşu Rus İmparatorluğu için önemli kazanımlara neden oldu.

19. yüzyıldaki Rus-İran savaşlarının bir sonucu olarak Ruslar Kafkasya'yı ele geçirdi ve İran, Gülistan ve Türkmençay antlaşmalarıyla teyit edilen bölgedeki (günümüz Dağıstan, Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan Cumhuriyeti'ni kapsayan) bütünleyici toprakları üzerindeki kontrolünü geri dönülmez bir şekilde kaybetti. Aras Nehri'nin kuzeyinde kalan ve günümüz Azerbaycan Cumhuriyeti, Doğu Gürcistan, Dağıstan ve Ermenistan'ın da içinde bulunduğu bölge, 19. yüzyılda Rusya tarafından işgal edilene kadar İran topraklarıydı.

İran küçüldükçe, birçok Güney Kafkasya ve Kuzey Kafkasya Müslümanı, özellikle Çerkes Soykırımı ve sonrasındaki on yıllara kadar İran'a doğru hareket ederken, İran Ermenileri yeni Rus topraklarına yerleşmeye teşvik edildi ve bu da önemli demografik değişimlere neden oldu.

Yaklaşık 1,5 milyon insan -İran nüfusunun %20 ila 25'i- 1870-1872 yılları arasında yaşanan Büyük Kıtlık nedeniyle hayatını kaybetti.

İlk ulusal İran Parlamentosu 1906 yılında İran Anayasa Devrimi sırasında kurulmuştur

1872 ve 1905 yılları arasında Kaçar hükümdarları Naser-ed-Din ve Mozaffar-ed-Din tarafından imtiyazların yabancılara satılmasına tepki olarak bir dizi protesto gerçekleşmiş ve 1905 yılında Anayasa Devrimi'ne yol açmıştır. İlk İran anayasası ve İran'ın ilk ulusal parlamentosu, devam eden devrim sayesinde 1906 yılında kuruldu. Anayasa, İran'ın üç dini azınlığı olan Hıristiyanlar, Yahudiler ve Zerdüştlerin resmi olarak tanınmasını içeriyordu ve o zamandan bu yana İran mevzuatında bir temel olarak kaldı. Anayasal hareketle ilgili mücadeleyi, Muhammed Ali Şah'ın yenildiği ve tahttan çekilmek zorunda kaldığı 1909'daki Tahran Zaferi takip etti. Düzeni yeniden tesis etme bahanesiyle Ruslar 1911'de kuzey İran'ı işgal etti ve yıllarca bölgede askeri varlıklarını sürdürdü. Ancak bu sivil ayaklanmalara son vermedi ve kısa süre sonra Mirza Kuçik Han'ın hem Kaçar monarşisine hem de yabancı işgalcilere karşı başlattığı Orman Hareketi bunu takip etti.

İran'ın ilk Pehlevi kralı Rıza Şah, askeri üniformasıyla

Birinci Dünya Savaşı sırasında İran'ın tarafsızlığına rağmen, Osmanlı, Rus ve İngiliz imparatorlukları batı İran topraklarını işgal etmiş ve 1921'de güçlerini tamamen geri çekmeden önce İran Seferi'nde savaşmışlardır. En az 2 milyon İranlı sivil ya doğrudan savaşta, ya Osmanlı'nın Hıristiyan karşıtı soykırımlarında ya da 1917-1919 yılları arasında savaşın yol açtığı kıtlıkta öldü. Çok sayıda İranlı Süryani ve İranlı Ermeni Hıristiyan ile onları korumaya çalışan Müslümanlar, özellikle Hoy, Maku, Salmas ve Urmiye ve çevresinde işgalci Osmanlı birlikleri tarafından işlenen toplu cinayetlerin kurbanı oldu.

Ağa Muhammed Han'ın yönetimi dışında Kaçar yönetimi bir kötü yönetim yüzyılı olarak nitelendirilir. Kaçar İran hükümetinin I. Dünya Savaşı sırasında ve hemen sonrasında ülkenin egemenliğini koruyamaması, İngiliz güdümlü 1921 İran darbesine ve Rıza Şah'ın Pehlevi hanedanını kurmasına yol açtı. Rıza Şah, İran'ın yeni başbakanı oldu ve 1925 yılında yeni hükümdar ilan edildi.

Pehleviler

Dünya Savaşı'nın ortasında, Haziran 1941'de Nazi Almanyası Molotov-Ribbentrop Paktı'nı bozdu ve İran'ın kuzey komşusu Sovyetler Birliği'ni işgal etti. Sovyetler hızla Müttefik ülkelerle ittifak kurdu ve Temmuz ve Ağustos 1941'de İngilizler İran hükümetinden tüm Almanları İran'dan çıkarmasını talep etti. Rıza Şah Almanları sınır dışı etmeyi reddetti ve 25 Ağustos 1941'de İngilizler ve Sovyetler sürpriz bir işgal başlattı ve Rıza Şah hükümeti hızla teslim oldu. İşgalin stratejik amacı SSCB'ye giden bir ikmal hattını (daha sonra Pers Koridoru olarak adlandırıldı) güvence altına almak, petrol sahalarını ve Abadan Rafinerisini (İngiltere'ye ait Anglo-Iranian Oil Company'nin) güvence altına almak, Bakü'nün petrol sahalarına Türkiye veya SSCB üzerinden bir Alman ilerlemesini önlemek ve İran'daki Alman etkisini sınırlamaktı. İşgalin ardından 16 Eylül 1941'de Rıza Şah tahttan çekildi ve yerine 21 yaşındaki oğlu Muhammed Rıza Pehlevi geçti.

Müttefiklerin "Üç Büyükleri" 1943 Tahran Konferansı'nda.

Dünya Savaşı'nın geri kalanında İran, Sovyetler Birliği'ne İngiliz ve Amerikan yardımı için önemli bir kanal ve 120.000'den fazla Polonyalı mültecinin ve Polonya Silahlı Kuvvetleri'nin Mihver'in ilerleyişinden kaçtığı bir yol haline geldi. 1943 Tahran Konferansı'nda Müttefiklerin "Üç Büyükleri" -Joseph Stalin, Franklin D. Roosevelt ve Winston Churchill- İran'ın savaş sonrası bağımsızlığını ve sınırlarını garanti altına almak için Tahran Deklarasyonu'nu yayınladılar. Ancak savaşın sonunda Sovyet birlikleri İran'da kaldı ve kuzeybatı İran'da Azerbaycan Halk Hükümeti ve Mahabad Cumhuriyeti adında iki kukla devlet kurdu. Bu durum Soğuk Savaş'ın ilk çatışmalarından biri olan 1946 İran krizine yol açmış, kriz SSCB'ye petrol imtiyazları vaat edilmesi ve Sovyet güçlerinin Mayıs 1946'da İran'dan çekilmesiyle sona ermiştir. İki kukla devlet kısa süre sonra devrildi ve petrol imtiyazları daha sonra iptal edildi.

1951-1978: Mosaddegh, Mohammad Reza Pahlavi

Muhammed Rıza Pehlevi ve İmparatorluk Ailesi 1967 yılında İran Şahı'nın taç giyme töreni sırasında.

1951 yılında Muhammed Mosaddegh Pehlevi İran'ının başbakanı olarak atandı. İran'ın petrol endüstrisinin millileştirilmesinden sonra son derece popüler hale geldi. Soğuk Savaş sırasında ABD'nin ilk kez yabancı bir hükümetin devrilmesine katıldığı bir Anglo-Amerikan gizli operasyonu olan 1953 İran darbesiyle görevden alındı.

Darbeden sonra Şah giderek daha otokratik ve sultanvari bir hale geldi ve İran, ABD ve diğer bazı yabancı hükümetlerle tartışmalı bir şekilde yakın ilişkiler kurduğu on yıllar sürecek bir döneme girdi. Şah, İran'ı giderek modernleştirirken ve tamamen laik bir devlet olarak muhafaza ettiğini iddia ederken, gizli polisi SAVAK tarafından keyfi tutuklamalar ve işkence, her türlü siyasi muhalefeti ezmek için kullanıldı.

Radikal bir Müslüman din adamı olan Ruhullah Humeyni, Şah'ın Beyaz Devrim olarak bilinen geniş kapsamlı reformlar dizisinin aktif bir eleştirmeni oldu. Humeyni hükümeti alenen kınadı ve tutuklanarak 18 ay hapis yattı. 1964'te serbest bırakıldıktan sonra özür dilemeyi reddetti ve sonunda sürgüne gönderildi.

1973 yılında petrol fiyatlarındaki artış nedeniyle İran ekonomisi dövizle doldu ve bu da enflasyona neden oldu. 1974 yılına gelindiğinde İran ekonomisi çift haneli enflasyon oranlarına ulaşmıştı ve ülkeyi modernleştirmeye yönelik birçok büyük projeye rağmen yolsuzluk yaygındı ve büyük miktarlarda israfa neden oluyordu. 1975 ve 1976'da ekonomik durgunluk, özellikle 1970'lerin başındaki patlama yıllarında inşaat işleri için İran'ın şehirlerine göç eden milyonlarca genç arasında işsizlik oranının artmasına neden oldu. 1970'lerin sonlarına doğru bu insanların çoğu Şah rejimine karşı çıkmaya ve rejime karşı protesto gösterileri düzenlemeye ve bu gösterilere katılmaya başladı.

1979 İran Devrimi'nden sonra

Ruhullah Humeyni'nin 1 Şubat 1979'da İran'a dönüşü

Daha sonra İslam Devrimi olarak bilinen 1979 Devrimi, Ocak 1978'de Şah'a karşı ilk büyük gösterilerle başladı. Ülkeyi ve ekonomiyi felç eden bir yıllık grev ve gösterilerin ardından Muhammed Rıza Pehlevi Amerika Birleşik Devletleri'ne kaçtı ve Ruhullah Humeyni Şubat 1979'da sürgünden Tahran'a dönerek yeni bir hükümet kurdu. Yapılan bir referandumun ardından İran Nisan 1979'da resmen bir İslam cumhuriyeti oldu. Aralık 1979'da yapılan ikinci bir referandum teokratik bir anayasayı onayladı.

Yeni hükümete karşı ülke çapındaki ilk ayaklanmalar 1979 Kürt isyanı ve Huzistan ayaklanmalarının yanı sıra Sistan ve Beluçistan ve diğer bölgelerdeki ayaklanmalarla başladı. Sonraki birkaç yıl boyunca bu ayaklanmalar yeni İslami hükümet tarafından şiddetle bastırıldı. Yeni hükümet, İslamcı olmayan siyasi muhalefetin yanı sıra yeterince radikal bulunmayan İslamcıları da tasfiye etmeye başladı. Her ne kadar hem milliyetçiler hem de Marksistler başlangıçta Şah'ı devirmek için İslamcılarla birleşmiş olsalar da, daha sonra on binlerce kişi yeni rejim tarafından idam edildi. Humeyni'nin yeni hükümetin sürgündeki Şah'a sadık kalan yetkililerden arındırılması emrini vermesinin ardından, eski başbakan Emir Abbas Hoveyda da dahil olmak üzere Şah hükümetindeki pek çok eski bakan ve yetkili idam edildi.

4 Kasım 1979 tarihinde, ABD'nin Muhammed Rıza Pehlevi'nin yeni hükümete iadesini reddetmesinin ardından, bir grup Müslüman öğrenci ABD Büyükelçiliğini ele geçirerek 52 personel ve vatandaşla birlikte elçiliği rehin aldı. Jimmy Carter yönetiminin rehinelerin serbest bırakılması için müzakere girişimleri ve başarısız bir kurtarma girişimi, Carter'ın ABD vatandaşları arasındaki popülaritesinin düşmesine yardımcı oldu ve onu başkanlık görevinden uzaklaştırarak Ronald Reagan'ı iktidara getirdi. Jimmy Carter'ın görevdeki son gününde, Cezayir Anlaşması uyarınca son rehineler de nihayet serbest bırakıldı. Muhammed Rıza Pehlevi ABD'den Mısır'a gitti ve sadece birkaç ay sonra, 27 Temmuz 1980'de kanser komplikasyonlarından öldü.

Kültür Devrimi 1980 yılında, eğitim ve öğretim sisteminin kültür politikasında bir denetim ve temizlik yapmak amacıyla üniversitelerin üç yıl süreyle kapatılmasıyla başladı.

İran-Irak Savaşı sırasında cephede gaz maskesi takan bir İranlı asker

22 Eylül 1980'de Irak ordusu İran'ın batısındaki Huzistan eyaletini işgal ederek İran-Irak Savaşı'nı başlattı. Saddam Hüseyin'e bağlı güçler erken dönemde birkaç ilerleme kaydetmiş olsa da, 1982 ortalarında İran güçleri Irak ordusunu Irak'a geri püskürtmeyi başardı. Temmuz 1982'de Irak savunmaya çekilince İran rejimi Irak'ı işgal etmeye karar verdi ve Irak topraklarını fethetmek ve Basra gibi şehirleri ele geçirmek için sayısız saldırı düzenledi. Savaş 1988'de Irak ordusunun Irak içindeki İran güçlerini yenilgiye uğratmasına ve kalan İran birliklerini sınırın ötesine geri püskürtmesine kadar devam etti. Daha sonra Humeyni, Birleşmiş Milletler'in arabuluculuğunda bir ateşkesi kabul etti. İran'ın savaştaki toplam kaybı 123.220-160.000 kayıp, 60.711 kayıp ve 11.000-16.000 sivilin ölümü olarak tahmin ediliyordu.

2009-10 İran seçim protestoları sırasında Yeşil Hareket'in Sessiz Gösterisi

İran-Irak Savaşı'nın ardından 1989'da Ekber Haşimi Rafsancani ve yönetimi, devrimin ideolojisinden dramatik bir kopuş yapmadan ekonomiyi yeniden inşa etmek ve güçlendirmek için pragmatik bir iş dünyası yanlısı politikaya odaklandı. 1997'de Rafsancani'nin yerine ılımlı reformist Muhammed Hatemi geçti ve onun hükümeti ülkeyi daha özgür ve demokratik hale getirme konusunda başarısız oldu.

2005 cumhurbaşkanlığı seçimleri muhafazakar popülist aday Mahmud Ahmedinejad'ı iktidara getirdi. 2009 İran cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında İçişleri Bakanlığı, görevdeki Cumhurbaşkanı Ahmedinejad'ın oyların %62,63'ünü kazandığını, Mir-Hüseyin Musavi'nin ise %33,75 ile ikinci sırada yer aldığını açıkladı. Seçim sonuçları geniş çapta tartışıldı ve hem İran içinde hem de ülke dışındaki büyük şehirlerde yaygın protestolara ve İran Yeşil Hareketi'nin kurulmasına neden oldu.

Hasan Ruhani 15 Haziran 2013 tarihinde Muhammed Bagher Ghalibaf ve diğer dört adayı yenerek cumhurbaşkanı seçildi. Ruhani'nin seçim zaferi İran'ın diğer ülkelerle ilişkilerini nispeten iyileştirdi.

2017-18 İran protestoları 31 Aralık 2017'de başladı ve aylarca devam etti.

2017-18 İran protestoları, ekonomik ve siyasi duruma tepki olarak hükümete ve uzun süredir görevde olan Dini Lidere karşı ülke geneline yayıldı. Ülke genelindeki protestoların ölçeği ve katılan insan sayısı önemliydi ve binlerce protestocunun tutuklandığı resmi olarak doğrulandı. 2019-20 İran protestoları 15 Kasım'da Ahvaz'da başladı ve hükümetin akaryakıt fiyatlarına %300'e varan zamlar yaptığını açıklamasının ardından birkaç saat içinde ülke geneline yayıldı. Ülke genelinde bir hafta süren internet kesintisi, herhangi bir ülkedeki en şiddetli internet kesintilerinden biri oldu ve İslam Cumhuriyeti tarihinde protestoculara yönelik en kanlı hükümet baskısında, Uluslararası Af Örgütü de dahil olmak üzere birçok uluslararası gözlemciye göre birkaç gün içinde on binlerce kişi tutuklandı ve yüzlercesi öldürüldü.

3 Ocak 2020'de Devrim Muhafızları Generali Kasım Süleymani'nin Irak'ta ABD tarafından öldürülmesi iki ülke arasındaki mevcut gerilimi önemli ölçüde arttırdı. Üç gün sonra İran Devrim Muhafızları Irak'taki ABD güçlerine misilleme saldırısı düzenledi ve kazayla Ukrayna Uluslararası Havayolları'na ait 752 sefer sayılı uçağı düşürerek 176 sivilin ölümüne ve ülke çapında protestolara yol açtı. Uluslararası bir soruşturma sonucunda hükümet üç gün süren inkârın ardından uçağın karadan havaya bir füze tarafından düşürüldüğünü kabul etti ve bunu "insan hatası" olarak nitelendirdi.

Donald Rumsfeld 19-20 Aralık 1983’te Saddam Hüseyin ile görüştü. Rumsfeld 24 Mart 1983 tarihinde yeniden ziyaret etti. Aynı tarihte BM Irak’ın İran’lı askerlere dönük olarak Hardal gazı ve kimyasal Tabun silahı kullandığını açıkladı.The New York Times Bağdat 29 Mart 1984; "Amerikalı diplomatlar Irak ve A.B.D. ilişkileri açısından memnun olduklarını ifade ediyor ve her anlamda normal diplomatik bağların oluşturulduğunu düşünüyor"

İran’ın A.B.D. ile ilişkileri devrim sırasında hızla kötüleşti. 4 Kasım 1979’da bir grup İranlı öğrenci, A. B. D. büyükelçiliğinin “casus yuvası” olduğunu iddia ederek elçilik personelini rehin aldı. Elçilik personelini 1953’te Muhammed Musaddık’a düzenlenen komplo gibi devrim hükûmetine karşı halkı ayaklandırmaya çalışmakla suçladılar. Öğrenci liderleri Humeynî’den izin almadan elçiliği basmalarına rağmen Humeynî olayın başarıya ulaşması üzerine onları destekledi. İlk birkaç ay içinde kadın ve Afro Amerikalı rehineler salıverilse de, kalan elli iki rehine 444 gün bırakılmadı.

Öğrenciler rehineler karşılığı Şah’ın verilmesini istedi ancak 1980 yazında Şah’ın ölümü üzerine rehinelerin casusluk suçundan yargılanması talebi gündeme geldi. Jimmy Carter yönetimin müzakere çabaları veya Kartal Pençesi Operasyonu kurtarma harekâtı başarıya ulaşamadı. Ancak 19 Ocak 1981 tarihinde Cezayir Bildirisi’ne istinaden rehinler bırakıldı.

Saddam Hüseyin’in kuvvetleri 1982’ye kadar çeşitli ilerlemelerde bulunsa da İran kuvvetleri Irak kuvvetlerini tekrar Irak’a geri çekilmek zorunda bıraktı. Humeynî Irak’ın batı kısmında çoğunlukta olan Şiî Arapların yer aldığı kesimde İslâmî devrimine taraftar bulmaya çalıştı. Savaş 1982’den sonra altı yıl daha devam etti. Humeynî’nin kendi ifadesi ile “bir tas dolusu zehri” içerek BM’in barış antlaşmasını kabul etmesiyle de savaş sona erdi. On binlerce İranlı sivil ve asker Irak kimyasal silah kullandığı için öldü. Irak’a silah satan ülkeler; Mısır, Basra Körfezi’nin Arap ülkeleri, Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı ülkeleri, (1983’ten itibaren) ABD, Fransa, Birleşik Krallık, Almanya, Brezilya ve (aynı zamanda İran’a silah satan) Çin. İran sekiz yıl içinde kimyasal silahlardan dolayı 100.000’den fazla kurban verdi. İran’ın toplam yaralısının 500.000 ile 1.000.000 arasında olduğu tahmin ediliyor. Tüm uluslararası ajanslar savaş sırasında Saddam’ın İran’ın insan dalgası hücumları karşısında kimyasal silah kullandığını doğrularken İran’ın hiç kimyasal silah kullanmadığını teyit etmişlerdir.

Coğrafya

<div role="img" class=" noresize"

    style="width: 450px; 
           line-height: 1;
           text-align: center;
           background-color: #ffffff;
           position: relative;
           ">
Erdebil
Buşehr

<div style="position:absolute;

                        font-size:85%; 
                        left:107px;

top:211px">

Çaharmahal
ve Bahtiyari
İsfahan
Fars
Gilan
Gülistan
Hemedan
Hürmüzgan
İlam
Kirman
Kirmanşah
Huzistan
Kohgiluye
Kürdistan
Luristan
Merkez
Mazenderan
Kazvin
Kum
Razavi
Horasan
Simnan
Sistan ve
Belucistan
Tahran
Yezd
Zencan
Kuzey
Horasan
Güney
Horasan
Batı
Azerbaycan
Doğu
Azerbaycan

Demavend Dağı, İran'ın en yüksek noktasıdır.

İran, 1.648.195 km2’lik yüzölçümüyle Türkiye'nin komşuları arasında yüzölçümü Türkiye'den büyük olan tek komşu ülke, aynı zamanda yüzölçümü açısından Libya'dan sonra ve Moğolistan'dan önce gelen dünyanın en büyük 18. ülkesidir. Ülkenin yüzölçümü, kabaca Birleşik Krallık, Fransa, İspanya ve Almanya yüzölçümü toplamlarına eşit ya da Alaska'nın yüzölçümünden çok az küçüktür. Kuzeybatıda Azerbaycan ve Ermenistan, kuzeyde Hazar Denizi, kuzeydoğuda Türkmenistan, doğuda Pakistan ve Afganistan, batıda Türkiye ve Irak ve ve son olarak güneyde Basra Körfezi ve Umman Körfezi ile sınırlara sahiptir. İran'ın yüzölçümü 1.648.000 km2'dir.

İran bitki örtüsü: (Koyu yeşil: Orman; Fosforlu yeşil: Düzensiz orman; Açık yeşil: Step; Krem: Çöl; Pembe: Yarı çöl; Beyaz: Alüvyonlu toprak)

İran'da Hazar Denizi ile Huzistan kıyıları arasında İran platosu bulunmaktadır. Dünya'daki en dağlık ülkelerden biridir. İran'ın coğrafyası, çeşitli havza ve platoları biririnden ayıran halı gibi serilmiş sıradağlar ile biçimlendirilmiştir. Kafkas, Zagros ve Elburz sıradağları ile nüfusun yoğun olarak bulunduğu Batı bölgesi, en dağlık kesimdir; en son belirtilen sıradağlar içinde yer alan Demavend Dağı, 5.604 m yüksekliğiyle yalnız İran'ın değil, Hindukuş Dağları'nın batısındaki Avrasya topraklarının en yüksek dağıdır. Yükseklikleri yer yer 5.000 metreye yaklaşan bu dağlar, iç bölgelerde çok sert bir kara ikliminin yaşanmasına neden olur. Hatta bu bölgelerde geniş çöl alanları bulunur.

Ülkenin doğusunun büyük kısmında, kuzey orta bölgesinde ülkenin en büyük çölü olan Kebir Çölü (Deşt-i Kebir) ve güneyinde ise Lut Çölü (Deşt-i Lut) gibi çöl havzaları olmak üzere bazı tuz gölleri bulunmaktadır. Bunun nedeni, dağ sıralarının bu bölgelere yağmur bulutlarının ulaşmasını engelleyecek kadar yüksek olmasıdır. Büyük ovalar yalnızca Hazar Denizi kıyısında ve Basra Körfezi'nin kuzey ucunda İran'ın Şatt-ül-Arap (Arvand Rūd) nehri deltasındaki sınırları boyunca bulunmaktadır. Küçük, düzensiz ovalar ise Basra Körfezi'nin Hürmüz Boğazı ve Umman Körfezine bakan kıyılarındadır.

İran 1,648,195 km2 (636,372 sq mi) yüzölçümüne sahiptir. 24° ve 40° N enlemleri ile 44° ve 64° E boylamları arasında yer alır. Kuzeybatıda Ermenistan (35 km veya 22 mil), Azeri Nahçıvan eksklavı (179 km veya 111 mil) ve Azerbaycan Cumhuriyeti (611 km veya 380 mil) ile; kuzeyde Hazar Denizi ile; kuzeydoğuda Türkmenistan (992 km veya 616 mil) ile sınırlanmıştır; doğuda Afganistan (936 km veya 582 mil) ve Pakistan (909 km veya 565 mil); güneyde Basra Körfezi ve Umman Körfezi; ve batıda Irak (1.458 km veya 906 mil) ve Türkiye (499 km veya 310 mil).

İran sismik olarak aktif bir bölgede yer almaktadır. Ortalama olarak her on yılda bir Richter ölçeğine göre yedi büyüklüğünde bir deprem meydana gelmektedir. Depremlerin çoğu sığ odaklıdır ve 2003'teki trajik Bam depremi gibi çok yıkıcı olabilir.

İklim

İran'ın iklim haritası (Köppen-Geiger)
  Sıcak çöl iklimi
  Soğuk çöl iklimi
  Sıcak yarı kurak iklim
  Soğuk yarı kurak iklim
  Sıcak yaz Akdeniz iklimi
  Karasal Akdeniz iklimi

Dünyadaki 13 iklimden 11'ine sahip olan İran'ın iklimi, kurak ve yarı kuraktan Hazar kıyısı ve kuzey ormanları boyunca subtropikal iklime kadar çeşitlilik göstermektedir. Ülkenin kuzey ucunda (Hazar kıyı ovası) sıcaklıklar nadiren donma noktasının altına düşer ve bölge yılın geri kalanında nemli kalır. Yaz sıcaklıkları nadiren 29 °C'yi (84,2 °F) aşar. Yıllık yağış miktarı ovanın doğu kesiminde 680 mm (26,8 inç), batı kesiminde ise 1.700 mm'den (66,9 inç) fazladır. Birleşmiş Milletler İran Mukim Koordinatörü Gary Lewis, "Su kıtlığı bugün İran'daki en ciddi insani güvenlik sorununu teşkil etmektedir" demiştir.

Batıda, Zagros havzasındaki yerleşim yerleri daha düşük sıcaklıklar, sıfırın altında ortalama günlük sıcaklıklar ve yoğun kar yağışı ile şiddetli kışlar yaşamaktadır. Doğu ve orta havzalar kuraktır, 200 mm'den (7,9 inç) daha az yağmur yağar ve zaman zaman çöller görülür. Ortalama yaz sıcaklıkları nadiren 38 °C'yi (100,4 °F) aşar. İran'ın güneyindeki Basra Körfezi ve Umman Körfezi'nin kıyı ovalarında kışlar ılık, yazlar ise çok nemli ve sıcak geçer. Yıllık yağış miktarı 135 ila 355 mm (5,3 ila 14,0 inç) arasında değişmektedir.

Bölgedeki iklim değişikliğine rağmen İran, Paris Anlaşması'nı onaylamayan dünyadaki birkaç ülkeden açık ara en büyüğüdür.

İran'ın iklim şartları, kuzeybatısında Irak ve Türkiye sınır bölgelerinde yer alan topoğrafik ve dağlık yapısı nedeniyle, ülkede bitki örtüsü olarak bozkır ve orman bulunur. Ülkenin kuzeybatısındaki dağlık bölgede kavak, Söğüt ve Meşe ağaçları bulunur.

Vahşi Yaşam

İran leoparı, IUCN Kırmızı Listesinde Tehlike Altında olarak listelenmiştir.

İran'ın yaban hayatı ayılar, Avrasya vaşağı, tilkiler, ceylanlar, gri kurtlar, çakallar, panterler ve yaban domuzlarını içerir. Evcil hayvanlar arasında Asya mandaları, develer, sığırlar, eşekler, keçiler, atlar ve koyunlar bulunmaktadır. Kartallar, şahinler, keklikler, sülünler ve leylekler de İran'a özgüdür.

En ünlü hayvan türlerinden biri, 1979 Devrimi'nden sonra sayıları büyük ölçüde azalan ve İran çitası olarak da bilinen, nesli kritik derecede tehlike altında olan Asya çitasıdır. Dünyanın en büyük leopar alt türü olan ve esas olarak kuzey İran'da yaşayan İran leoparının da nesli tehlike altındadır. İran, 20. yüzyılın başlarında tüm Asya aslanlarını ve artık soyu tükenmiş olan Hazar kaplanlarını kaybetmiştir.

İran'daki vahşi yaşamın en az 74 türü, ülkenin biyolojik çeşitliliğine yönelik ciddi tehditlerin bir işareti olarak Uluslararası Doğa Koruma Birliği'nin kırmızı listesinde yer alıyor. İran Parlamentosu, Sanayi ve Maden Bakanlığı'nın Çevre Bakanlığı'nın müdahalesi olmadan madenleri işletmesine izin veren yasa gibi yasa ve yönetmelikleri kabul ederek ve büyük ulusal kalkınma projelerini vahşi yaşam habitatları üzerindeki etkilerinin kapsamlı bir şekilde incelenmesini talep etmeden onaylayarak vahşi yaşamı göz ardı ettiğini göstermektedir.

İdari bölümler

İran, her biri atanmış bir vali (ostāndār, استاندار) tarafından yönetilen 31 il (ostān, استان) ile beş bölgeye ayrılmıştır. İller ilçelere (šahrestān, شهرستان), ilçeler de bucaklara (baxš, بخش) ve nahiyelere (dehestān, دهستان) bölünmüştür.

Ülke, dünyadaki en yüksek kentsel büyüme oranlarından birine sahiptir. 1950'den 2002'ye kadar nüfusun kentsel oranı %27'den %60'a çıkmıştır. İç göçmenlerin çoğu Tahran, İsfahan, Ahvaz ve Kum şehirlerinin çevresine yerleşmiştir. Listelenen nüfuslar 2006/07 (1385 AP) nüfus sayımından alınmıştır.

İran'ın en kalabalık şehirleri (2010)

Tahran, yaklaşık 8,8 milyonluk nüfusuyla (2016 nüfus sayımı) İran'ın başkenti ve en büyük şehridir. Ekonomik ve kültürel bir merkezdir ve ülkenin iletişim ve ulaşım ağının merkezidir.

Ülkenin en kalabalık ikinci şehri olan Meşhed'in nüfusu yaklaşık 3,3 milyondur (2016 nüfus sayımı) ve Razavi Horasan eyaletinin başkentidir. İmam Rıza türbesinin bulunduğu yer olarak Şii İslam'ında kutsal bir şehirdir. Her yıl yaklaşık 15 ila 20 milyon hacı türbeyi ziyaret etmektedir.

İsfahan yaklaşık 2,2 milyon nüfusa sahiptir (2016 nüfus sayımı) ve İran'ın en kalabalık üçüncü şehridir. İsfahan eyaletinin başkentidir ve aynı zamanda Safevi İmparatorluğu'nun üçüncü başkentidir. Ünlü Şah Meydanı, Siosepol ve Ermeni bölgesi Yeni Culfa'daki kiliseler de dahil olmak üzere çok çeşitli tarihi yerlere ev sahipliği yapmaktadır. Ayrıca dünyanın en büyük alışveriş merkezlerinden biri olan İsfahan Şehir Merkezi'ne de ev sahipliği yapmaktadır.

İran'ın en kalabalık dördüncü şehri olan Karaj'ın nüfusu yaklaşık 1,9 milyondur (2016 nüfus sayımı). Alborz eyaletinin başkentidir ve Tahran'ın 20 km (12 mil) batısında, Alborz sıradağlarının eteklerinde yer almaktadır. Şeker, tekstil, tel ve alkol üreten büyük fabrikaları ile İran'ın önemli bir sanayi şehridir.

Yaklaşık 1,7 milyonluk nüfusuyla (2016 nüfus sayımı) Tebriz, İran'ın en kalabalık beşinci şehridir ve 1960'ların sonuna kadar en kalabalık ikinci şehir olmuştur. Safevi İmparatorluğu'nun ilk başkentiydi ve şu anda Doğu Azerbaycan eyaletinin başkentidir. Aynı zamanda ülkenin (Tahran'dan sonra) ikinci büyük sanayi şehri olarak kabul edilir.

Şiraz, yaklaşık 1,8 milyonluk nüfusuyla (2016 nüfus sayımı) İran'ın en kalabalık altıncı şehridir. Fars eyaletinin başkentidir ve aynı zamanda Zand hanedanlığı döneminde İran'ın başkentiydi. Ahameniş İmparatorluğu'nun dört başkentinden ikisi olan Persepolis ve Pasargadae kalıntılarının yakınında yer almaktadır.

İran'daki en büyük şehirler veya kasabalar
2016 nüfus sayımı
Rütbe İl Pop. Rütbe İl Pop.
Tahran
Tahran
Meşhed
Meşhed
1 Tahran Tahran 8,693,706 11 Rasht Gilan 679,995 İsfahan
İsfahan
Karaj
Karaj
2 Meşhed Razavi Horasan 3,001,184 12 Zahedan Sistan ve Belucistan 587,730
3 İsfahan İsfahan 1,961,260 13 Hamadan Hamadan 554,406
4 Karaj Alborz 1,592,492 14 Kerman Kerman 537,718
5 Şiraz Fars 1,565,572 15 Yezd Yezd 529,673
6 Tebriz Doğu Azarbeycan 1,558,693 16 Erdebil Erdebil 529,374
7 Kum Kum 1,201,158 17 Bandar Abbas Hormozgan 526,648
8 Ahvaz Huzistan 1,184,788 18 Arak Markazi 520,944
9 Kirmanşah Kirmanşah 946,651 19 Eslamshahr Tahran 448,129
10 Urmiye Batı Azarbeycan 736,224 20 Zanjan Zanjan 430,871

84.179.534'luk (Şubat 2021) nüfusa sahip olan ülke, hem etnik hem de mezhepsel bakımdan büyük çeşitlilik göstermektedir. Genel nüfusun %60'ı İrani denilen karakteristiğe sahiptir. Ülkenin kuzeybatısında, "İran Azerbaycanı" olarak adlandırılan bölge ve etrafında; Doğu Azerbaycan Eyaleti'nin Ahar, Bunab, Merend, Sarab, Shabestar, Tebriz; Batı Azerbaycan Eyaleti'nin Hoy, Maku, Miyandoab, Nakadeh, Salmas, Takab, Urmiye; Erdebil Eyaleti'nin Erdebil, Meskinşehr, Parsabad; Hamedan Eyaleti ve Zencan Eyaleti'nde yaşayan Türkler İran'da Farslarla beraber en büyük etnik topluluktur.

İran'da Türklerin yoğun olduğu yöreler: Abhar, Abiverd, Abyek, Ahar, Akbarabad, Alvand, Anzali, Ardabil, Asadabad, Astara, Avej, Bahar, Bayadistan, Bijar, Binab, Bojnurd, Buinzehra, Damavand, Esferain, Eslamshahr, Fereydan, Firuzabad, Firuzkuh, Garmi, Geydar, Gharadagh, Gharchak, Ghazvin, Ghods, Ghom, Ghorve, Guchan, Hamadan, Hurramdara, İshtihard, Julfa, Kabudarahang, Kalat, Karaj, Khalajistan, Khalkhal, Kharaghan, Khoy, Khudabande, Kivi, Mahanshan, Maku, Malakan, Maragha, Marand, Mazdaghan, Melard, Meshgin, Miyandoab, Miyane, Mughan, naghade, Namin, Nazarabad, Pakdesht, Razan, Razghan, Rey, Robat Karim, Salmas, Sarab, Save, Savujbulakh, Shabistar, Shahindej, Shahriyar, Shirvan, Songhur, Soyughbulagh, Tabriz, Tafresh, Takistan, Tarum, Tehran, Tekab, Tufargan, Urmiye, Zanjan, Zarrinabad.

Azeriler dışında Kaşkaylar, Fars Eyaleti: Abadeh, Faraşbend, Firuzabad, Kazerun, Semirom ve Şiraz'da, Türkmenler ise Gülistan Eyaleti'nde Bender-i Türkmen'de ve Günbed-i Kavus yaşamaktadır.

Bunun dışında Bahtiyarîler ve Belûciler gibi Fars kökenlilerden başka etnik topluluklar da ülke nüfusunun önemli bir bölümünü oluşturur. Çoğunluğu Sünni olan ve Irak sınırına yakın bölgede yoğun olarak yaşayan Kürtler de 5.000.000 yaklaşan nüfuslarıyla önemli bir etnik topluluktur. Kürtler, resmî mezhebin Caferîlik olması sebebiyle sisteme entegre olamamışlardır.

Hükümet ve siyaset

İran'ın senkretik siyasi sistemi, İslami teokrasi unsurları ile denetlenmiş demokrasiyi bir araya getirmektedir.

İslam Cumhuriyeti'nin siyasi sistemi 1979 Anayasası'na dayanmaktadır. Juan José Linz 2000 yılında "İran rejimini mevcut tipolojiye uydurmanın zor olduğunu, çünkü totaliterliğin ideolojik eğilimini otoriterliğin sınırlı çoğulculuğuyla birleştirdiğini ve farklı politikaları savunan adayların ve görevdekilerin sıklıkla yenilgiye uğradığı düzenli seçimler düzenlediğini" yazmıştır. Ancak İran 2021 Demokrasi Endeksi'nde Suudi Arabistan'dan daha düşük bir puan almıştır.

Dini Lider

İran'ın Dini Lideri Ali Hamaney, mevkidaşı Çin'in en önemli lideri Xi Jinping ile 23 Ocak 2016 tarihinde bir araya geldi. İran ve Çin stratejik müttefiklerdir.

Devrim Lideri ("Dini Lider") İran İslam Cumhuriyeti'nin politikalarının belirlenmesinden ve denetlenmesinden sorumludur. İran Cumhurbaşkanı, Dini Lider Hamaney'e kıyasla sınırlı bir güce sahiptir. Uzun süredir görevde olan Dini Lider Ali Hamaney, kararnameler yayınlamakta ve ekonomi, çevre, dış politika, eğitim, ulusal planlama ve ülkedeki diğer her konuda nihai kararları vermektedir. Hamaney ayrıca seçimlerin ana hatlarını belirleyip şeffaflık çağrısında bulunuyor ve cumhurbaşkanlığı kabinesindeki atamaları görevden alıp yeniden göreve getiriyor. Kilit bakanlar Dini Lider Ali Hamaney'in onayıyla seçiliyor ve İran'ın dış politikası üzerinde nihai söz sahibi. Seçilmiş cumhurbaşkanının Meclis önünde yemin etmeden önce Dini Lider Hamaney'in resmi onayını alması gerekmektedir. Tanfiz (onaylama) olarak bilinen bu süreç sayesinde Lider, cumhurbaşkanlığı seçiminin sonucunu kabul etmiş olur. Dini Lider, Savunma, İstihbarat ve Dışişleri bakanlıklarının yanı sıra cumhurbaşkanının adayları sunmasının ardından diğer üst düzey bakanlıklara yapılan atamalara da doğrudan müdahil olmaktadır. İran'ın bölgesel politikası doğrudan Dini Lider'in ofisi tarafından kontrol edilirken Dışişleri Bakanlığı'nın görevi protokol ve törensel durumlarla sınırlıdır. Örneğin İran'ın Arap ülkelerindeki tüm büyükelçileri, doğrudan Dini Lider'e bağlı olan Kudüs Ordusu tarafından seçilmektedir. Her yılın bütçe tasarısı ve İran Ulusal Kalkınma Fonu'ndan para çekmek için Dini Lider Ali Hamaney'in onayı ve izni gerekmektedir. Dini Lider Hamaney yasaların değiştirilmesini emredebilir ve emretmiştir de. Reuters tarafından 2013 yılında 95 milyar dolar olduğu tahmin edilen ve hesapları İran parlamentosu için bile gizli olan Setad, sadece Dini Lider tarafından kontrol edilmektedir.

Ali Hamaney 2017 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oy kullanırken

Dini Lider silahlı kuvvetlerin başkomutanıdır, askeri istihbarat ve güvenlik operasyonlarını kontrol eder ve savaş ya da barış ilan etme yetkisine tek başına sahiptir. Yargının, devlet radyo ve televizyonlarının başkanları, polis ve askeri kuvvetlerin komutanları ve Koruyucular Konseyi'nin on iki üyesinden altısı doğrudan Dini Lider tarafından atanır.

Uzmanlar Meclisi, Dini Lideri seçmekten sorumludur ve nitelikleri ve halkın saygısı temelinde onu görevden alma yetkisine sahiptir. Uzmanlar Meclisi bugüne kadar Dini Liderin hiçbir kararına itiraz etmemiş ya da onu görevden alma girişiminde bulunmamıştır. Dini Lider tarafından atanan bir önceki yargı sistemi başkanı Sadık Laricani, Uzmanlar Meclisi'nin Dini Lideri denetlemesinin yasadışı olduğunu söylemiştir. Hamaney'in uzun süredir tartışmasız bir şekilde iktidarda olması nedeniyle pek çok kişi Uzmanlar Meclisi'nin gerçek bir gücü olmayan törensel bir organ haline geldiğine inanıyor. Mevcut Dini Liderin Uzmanlar Meclisi üyelerini alenen eleştirdiği ve bunun sonucunda tutuklanıp görevden alındıkları durumlar olmuştur. Örneğin, Hamaney o dönem Uzmanlar Meclisi üyesi olan Ahmed Azari Kumi'yi alenen hain olarak nitelendirmiş, bu da Kumi'nin tutuklanmasına ve nihayetinde Uzmanlar Meclisi'nden ihraç edilmesine neden olmuştur. Bir başka örnek de Hamaney'in Ekber Haşimi Rafsancani'yi yaptığı bir açıklama nedeniyle dolaylı olarak hain olarak nitelendirmesi ve Rafsancani'nin açıklamasını geri çekmesine neden olmasıdır.

Muhafız Konseyi

Cumhurbaşkanı adayları ve parlamento adayları, Dini Lidere bağlılıklarını garanti altına almak için adaylıklarını koymadan önce Koruyucular Konseyi (tüm üyeleri doğrudan ya da dolaylı olarak Lider tarafından atanır) ya da Lider tarafından onaylanmalıdır. Lider çok nadiren incelemeyi doğrudan kendisi yapar ancak bunu yapma yetkisine sahiptir, bu durumda Koruyucular Konseyi'nin ek onayına gerek kalmaz. Lider ayrıca Koruyucular Konseyi'nin kararlarını da geri çevirebilir. Koruyucular Konseyi İran parlamentosunun seçilmiş bazı üyelerini görevden alabilir ve geçmişte de almıştır. Örneğin Minoo Khaleghi, bir toplantıda başörtüsüz fotoğrafı çekildiği için seçimi kazandıktan sonra bile Koruyucular Konseyi tarafından diskalifiye edilmiştir.

Cumhurbaşkanı

İran eski Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüştü. İran ve Rusya stratejik müttefiklerdir.

Anayasa, Dini Lider'den sonra İran Cumhurbaşkanı'nı en yüksek devlet makamı olarak tanımlamaktadır. Cumhurbaşkanı dört yıllık bir dönem için genel oyla seçilir, ancak yine de Meclis önünde yemin etmeden önce Rehber'in resmi onayını alması gerekmektedir. Lider aynı zamanda seçilmiş cumhurbaşkanını istediği zaman görevden alma yetkisine de sahiptir. Cumhurbaşkanı sadece bir dönem için yeniden seçilebilir.

Cumhurbaşkanı anayasanın uygulanmasından ve her konuda son sözü söyleyen Dini Lideri doğrudan ilgilendiren konular dışında, Dini Lider tarafından belirlenen kararnamelerin ve genel politikaların uygulanmasında yürütme yetkilerinin kullanılmasından sorumludur. Diğer ülkelerdeki yürütmeden farklı olarak, İran Cumhurbaşkanı hiçbir konuda tam kontrole sahip değildir, çünkü bu konular nihai olarak Dini Liderin kontrolü altındadır. İran İslam Cumhuriyeti Anayasası'nın IX. bölümü cumhurbaşkanı adaylarının niteliklerini belirlemektedir. İran'da cumhurbaşkanlığı seçimi ve diğer tüm seçimlere ilişkin usuller Dini Lider tarafından belirlenir. Cumhurbaşkanı, Dini Lider tarafından onaylanan antlaşmaları ve diğer uluslararası anlaşmaları imzalamak ve ulusal planlama, bütçe ve devlet istihdam işlerini yönetmek gibi işlerin yürütücüsü olarak görev yapar.

Başkan, bakanları Parlamento'nun onayına ve Dini Lider'in onayına tabi olarak atar; Dini Lider, Başkan ya da Parlamento tarafından alınan kararlara bakmaksızın istediği zaman bakanlardan herhangi birini görevden alabilir ya da görevine iade edebilir. Cumhurbaşkanı Bakanlar Kurulunu denetler, hükümet kararlarını koordine eder ve yasama organına sunulacak hükümet politikalarını seçer. Mevcut Dini Lider Ali Hamaney, Bakanlar Kurulu üyelerini hem görevden almış hem de görevlerine iade etmiştir. Cumhurbaşkanına bağlı sekiz Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve yasama organı tarafından onaylanması gereken yirmi iki bakandan oluşan bir kabine görev yapmaktadır.

Yasama Organı

İran Parlamentosu olarak da bilinen İslami Danışma Meclisi

İslami Danışma Meclisi olarak bilinen İran yasama organı, dört yıllık dönemler için seçilen 290 üyeden oluşan tek kamaralı bir organdır. Yasaları hazırlar, uluslararası anlaşmaları onaylar ve ulusal bütçeyi onaylar. Tüm milletvekili adaylarının ve meclisten çıkan tüm yasaların Koruyucular Konseyi tarafından onaylanması gerekmektedir.

Koruyucular Konseyi, altısı Dini Lider tarafından atanan on iki hukukçudan oluşur. Diğerleri ise Yargı Başkanı tarafından aday gösterilen hukukçular arasından Meclis tarafından seçilir. Konsey anayasayı yorumlar ve Parlamento'yu veto edebilir. Bir yasanın anayasa ya da şeriatla (İslam hukuku) bağdaşmadığı düşünülürse, yeniden gözden geçirilmesi için Parlamento'ya geri gönderilir. Parlamento ile Koruyucular Konseyi arasındaki anlaşmazlıklarda arabuluculuk yapma yetkisine sahip olan ve Dini Lider'e danışma organı olarak hizmet veren Uygunluk Konseyi, ülkedeki en güçlü yönetim organlarından biridir. Yerel şehir konseyleri İran'ın tüm şehir ve köylerinde dört yıllık dönemler için halkın oylarıyla seçilmektedir.

Hukuk

Dini Lider, Yüksek Mahkeme başkanını ve başsavcıyı atayarak ülkenin yargısının başını tayin eder. Hukuk ve ceza davalarına bakan kamu mahkemeleri ve ulusal güvenliğe karşı işlenen suçlar gibi belirli kategorilerdeki suçlara bakan devrim mahkemeleri de dahil olmak üzere çeşitli mahkeme türleri vardır. Devrim mahkemelerinin kararları nihaidir ve temyiz edilemez.

İran Başyargıcı, İran İslam Cumhuriyeti yargı sisteminin başıdır ve bu sistemin yönetim ve denetiminden sorumludur. Aynı zamanda İran Yüksek Mahkemesi'nin en yüksek yargıcıdır. İran Dini Lideri Başyargıcı atar ve görevden alabilir. Başyargıç, adalet bakanı olarak görev yapmak üzere bazı adaylar önerir ve ardından Cumhurbaşkanı bunlardan birini seçer. Başyargıç iki beş yıllık dönem için görev yapabilir.

Özel Ruhani Mahkeme, din adamları tarafından işlendiği iddia edilen suçlara bakar, ancak meslekten olmayan kişilerin karıştığı davalara da bakmıştır. Özel Ruhani Mahkeme normal yargı çerçevesinden bağımsız olarak çalışır ve sadece Dini Lidere karşı sorumludur. Mahkemenin kararları nihaidir ve temyiz edilemez. Yılda bir hafta toplanan Uzmanlar Meclisi, yetişkinlerin oyuyla sekiz yıllık dönemler için seçilen 86 "erdemli ve bilgili" din adamından oluşur.

Yeşil protestocuların Mahmut Ahmedinejad aleyhine yürüyüşü;Azadi(Özgürlük) Kulesi (Meydanı), Tahran, 15 Haziran 2009.

Dış ilişkiler

  Başlıca İran-Suudi Arabistan vekalet çatışması yerleri

1979'daki Devrim'den bu yana İran'ın dış ilişkileri genellikle iki stratejik ilkeye dayalı olarak tasvir edilmiştir; bölgedeki dış etkilerin bertaraf edilmesi ve gelişmekte olan ve bağlantısız ülkelerle kapsamlı diplomatik temasların sürdürülmesi.

2005 yılından bu yana İran'ın nükleer programı, başta ABD olmak üzere uluslararası toplumla çekişme konusu haline gelmiştir. Birçok ülke İran'ın nükleer programının sivil nükleer teknolojiyi bir silah programına dönüştürebileceği endişesini dile getirmiştir. Bu durum Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin İran'a karşı yaptırımlar uygulamasına yol açmış, bu da İran'ı siyasi ve ekonomik olarak küresel toplumun geri kalanından daha da izole etmiştir. 2009 yılında ABD Ulusal İstihbarat Direktörü, İran'ın isterse 2013 yılına kadar nükleer silah geliştiremeyeceğini söyledi.

ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanımasına karşı protesto. Tahran, 11 Aralık 2017.

2009 yılı itibariyle İran hükümeti Birleşmiş Milletler'in 99 üyesi ile diplomatik ilişkilerini sürdürmektedir ancak ABD ve 1979 Devrimi'nden bu yana İran hükümetinin tanımadığı bir devlet olan İsrail ile diplomatik ilişkilerini sürdürmemektedir. Müslüman ülkeler arasında İran, farklı siyasi ve İslami ideolojiler nedeniyle Suudi Arabistan ile düşmanca bir ilişkiye sahiptir. İran Şii bir İslam Cumhuriyeti iken Suudi Arabistan muhafazakar Sünni bir monarşidir. İsrail-Filistin çatışmasıyla ilgili olarak, Trump'ın Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanımasının ardından İran hükümeti de Kudüs'ü Filistin Devleti'nin başkenti olarak tanımıştır.

2000'li yıllardan bu yana İran'ın tartışmalı nükleer programı endişelere yol açmış ve bu durum ülkeye karşı uygulanan uluslararası yaptırımların temelini oluşturmuştur. 14 Temmuz 2015'te Tahran ve P5+1 ülkeleri, İran'ın Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı standartlarını karşılayacak barışçıl bir nükleer araştırma projesi ortaya koyduktan sonra zenginleştirilmiş uranyum üretimini kısıtlaması karşılığında ekonomik yaptırımları sona erdirecek tarihi bir anlaşmaya (Kapsamlı Ortak Eylem Planı) vardı.

İran, G-15, G-24, G-77, IAEA, IBRD, IDA, IDB, IFC, ILO, IMF, IMO, Interpol, OIC, OPEC, WHO ve Birleşmiş Milletler dahil olmak üzere düzinelerce uluslararası kuruluşun üyesidir ve şu anda Dünya Ticaret Örgütü'nde gözlemci statüsüne sahiptir.

17 Eylül 2021 tarihinde İran, Avrasya siyasi, ekonomik ve güvenlik ittifakı olan Şanghay İşbirliği Örgütü'ne (ŞİÖ) tam üye olma sürecine başlamıştır.

Askeri

Gelişmiş yerli uzun menzilli füze sistemi Bavar-373 Tahran'da sergilendi.

İran İslam Cumhuriyeti'nin iki tür silahlı kuvveti vardır: Kara, Hava ve Deniz Kuvvetleri'nden oluşan düzenli kuvvetler ve Devrim Muhafızları, toplamda yaklaşık 545.000 aktif birlik. İran'ın ayrıca 350.000 civarında Yedek Kuvveti ve toplamda 900.000 civarında eğitimli askeri bulunmaktadır.

İran hükümeti, Devrim Muhafızları bünyesinde Basij adı verilen ve yaklaşık 90.000 tam zamanlı, aktif görev yapan üniformalı üyeden oluşan paramiliter, gönüllü bir milis gücüne sahiptir. Basij'e üye olan 11 milyon kadar erkek ve kadın potansiyel olarak hizmete çağrılabilir. GlobalSecurity.org İran'ın "bir milyona kadar askeri" seferber edebileceğini ve bunun da dünyadaki en büyük askeri seferberliklerden biri olacağını tahmin etmektedir. 2007 yılında İran'ın askeri harcamaları GSYİH'nın %2.6'sına ya da kişi başına 102 dolara tekabül ediyordu ki bu rakam Basra Körfezi ülkeleri arasındaki en düşük rakamdır. İran'ın askeri doktrini caydırıcılık üzerine kuruludur. Ülke 2014 yılında silahlanmaya 15 milyar dolar harcarken Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleri bunun sekiz katını harcamıştır.

İran hükümeti Suriye, Irak ve Lübnan'daki müttefiklerinin (Hizbullah) askeri faaliyetlerini askeri ve mali yardımlarla desteklemektedir. İran ve Suriye yakın stratejik müttefiklerdir ve İran Suriye İç Savaşı'nda Suriye Hükümeti'ne önemli destek sağlamıştır. Bazı tahminlere göre İran Suriye'de 80,000'den fazla Esad yanlısı Şii savaşçıyı kontrol etmektedir.

1979 Devrimi'nden bu yana, yabancı ambargoların üstesinden gelmek için İran hükümeti kendi askeri sanayisini geliştirmiş, kendi tanklarını, zırhlı personel taşıyıcılarını, füzelerini, denizaltılarını, askeri gemilerini, füze destroyerlerini, radar sistemlerini, helikopterlerini ve savaş uçaklarını üretmiştir. Son yıllarda yapılan resmi açıklamalarda Hoot, Kowsar, Zelzal, Fateh-110, Shahab-3, Sejjil ve çeşitli insansız hava araçları (İHA) gibi silahların geliştirildiği vurgulanmıştır. İran, Orta Doğu'daki en büyük ve en çeşitli balistik füze cephaneliğine sahiptir. Yerli olarak geliştirilen ve üretilen, menzili açıklanmayan sıvı yakıtlı bir füze olan Fajr-3 şu anda ülkenin en gelişmiş balistik füzesidir.

Haziran 1925'te Rıza Şah, Ulusal Danışma Meclisi'nde zorunlu askerlik yasasını çıkardı. O dönemde 21 yaşına gelmiş her erkek iki yıl boyunca askerlik yapmak zorundaydı. Zorunlu askerlik, 1979 devriminden sonra kadınları askerlik hizmetinden muaf tuttu. İran anayasası 18 yaş ve üzeri tüm erkekleri askeri ya da polis üslerinde hizmet etmekle yükümlü kılmaktadır. Hizmet süresini tamamlamadan ülkeyi terk edemezler ya da istihdam edilemezler. Bu süre 18 ila 24 ay arasında değişmektedir.

İnsan hakları

Uluslararası raporlara göre İran'ın insan hakları sicili son derece kötüdür. İran'daki rejim demokratik değildir, hükümeti ve Dini Lideri eleştirenlere sık sık zulmetmiş ve tutuklamıştır ve adayların halk seçimlerine ve diğer siyasi faaliyet biçimlerine katılımını ciddi şekilde kısıtlamaktadır. İran'da kadın hakları ciddi şekilde yetersiz olarak tanımlanmakta ve çocuk hakları ciddi şekilde ihlal edilmektedir; İran'da dünyanın diğer ülkelerinden daha fazla sayıda çocuk suçlu idam edilmektedir. Aynı cinsiyetten kişiler arasındaki cinsel faaliyet yasa dışıdır ve ölüme kadar varan cezalara tabidir.

Geçtiğimiz on yıl boyunca İran genelinde reformlar yapılması ya da İslam Cumhuriyeti'nin sona erdirilmesi talebiyle çok sayıda hükümet karşıtı protesto patlak vermiştir (2019-20 İran protestoları gibi). Ancak Devrim Muhafızları ve polis sık sık kitlesel protestoları şiddetle bastırdı ve binlerce protestocunun öldürülmesine neden oldu.

Ocak 2021'de İranlı yetkililer, Facebook, Telegram, Twitter ve YouTube'u da içeren engellenen sosyal medya platformları listesine Signal'i de ekledi. "Karşı devrimci" veya "İslami olmayan" sosyal medya paylaşımları nedeniyle keyfi tutuklamalar gerçekleştirdiler.

Ekonomi

İran ekonomisi planlı ekonomi, petrol ve diğer büyük sektörlerde devlet işletmeciliği, köy tarımı ve küçük ölçekli özel işletme ve hizmet yatırımlarının bir karışımıdır. Ekonomik altyapısı son 20 yıl içinde düzenli bir oranda gelişmektedir ancak enflasyon ve işsizlikten etkilenmektedir. 21. yüzyılın başında hizmet sektörü GSMH’da en büyük yüzdeye sahip oldu; hizmet sektörünü madencilik, imalat ve tarım izledi. 2006'da yaklaşık olarak hükûmet bütçesinin %45’i petrol ve doğalgaz ödemelerinden ve %31’i vergi ve harçlardan geldi. 2000-2004 arasında hükûmet harcamaları yıllık %14'lük bir enflasyon oluşturdu. İran $70.000.000.000'lık döviz rezervinin %80’ini ham petrol ihracatından elde etmiştir. 2007’de GSMH'nin $206.000.000.000 (satın alma gücü paritesi açısından ise $852.000.000.000) veya kişi başına düşen millî gelir açısından $3.160 (satın alma gücü paritesi açısından ise $12.300). İran'ın resmî olarak yıllık büyüme oranı ise %6'dır. Bu veriler ve çok çeşitli olan ancak küçük ölçekli sanayi yapısı nedeniyle, BM İran’ın ekonomisini yarı-gelişmiş kabul etmektedir.

Tahran Pehlevî döneminde modernleştirilmiş ilk şehirlerden biridir. Tahran’da gökdelenler Mayıs 2007

Hizmet sektörü GSYİH içindeki payı açısından en uzun süreli büyümeyi göstermiş olsa da sektör dengeli değildir. Üretimin serbestliği ve ambalajlama ve pazarlamanın yeni ihracat pazarlarının gelişimini desteklemesi ile beraber devlet yatırımı tarım üretimi artırdı. Ülke çapında son yıllarda birçok barajın yapılması ile büyük ölçekli sulama ve ihracat amaçlı üretilen hurma, çiçek ve fıstık gibi tarım ürünleri 1990'lar sonrasında sektörler arasında en hızlı ekonomik büyümeyi sağladı. İran'ın büyük ticari ilişkileri olan ülkeler Çin, Almanya, Güney Kore, Fransa, Japonya, Rusya ve İtalya’dır.

%1,8’e yakın bir oranda istihdam sağlayan turizm sektörünün önümüzdeki beş yıl içinde istihdam açısından %10'luk bir oranı yakalaması bekleniyor. 2004 yılında 1.659.000 yabancı turist İran'ı ziyaret etmiştir; turistlerin çoğunluğu Orta Asya cumhuriyetleri de dâhil olmak üzere Asya ülkelerinden gelirken çok küçük bir kısmı Avrupa Birliği ve Kuzey Amerika ülkelerinden gelmiştir. 2000’li yılların başında sanayi hâlâ altyapı, iletişim, denetleyici normlar ve yetişmiş çalışan konularında ciddi sorunlar yaşamaktadır. İran turizm geliri açısından Dünya'da 89. sıradadır ancak aynı zamanda Dünya'daki en turistik ilk on ülke arasındadır. Yetersiz tanıtım, dengesiz bölge şartları, Dünya'daki olumsuz imaj, turizm sektöründe etkili planlama yetersizliği turizmde büyümeyi engellemiştir.

İran'ın otomobil üretimi 2005'te 1.000.000'u aştı. İran Khodro Orta Doğu'daki en büyük otomobil üreticisidir

1990'ların sonlarından itibaren İran; Suriye, Hindistan, Venezuela ve Güney Afrika gibi gelişmekte olan ülkelerle ekonomik iş birliğini geliştirdi. İran, Türkiye ve Pakistan ile ticaret ilişkilerini de geliştirmekte ve Ekonomik İşbirliği Örgütü adı verilen kurum aracılığıyla Batı ve Orta Asya’da ortak bir pazar oluşturma hedefini diğer ülkelerle paylaşmaktadır. İran, ithalat üzerinde daha çok azaltılmış sınırlamalar/vergiler ve Çarbahar, Keşm ve Kiş adaları serbest ticaret bölgeleri gibi yatırım için uygun bir iklim yaratarak milyarlarca dolar yabancı yatırım çekmeyi planlamaktadır.

Şimdiki hükûmet daha önceki hükûmetin pazar reform planlarını takip etmeye devam etmekte ve İran’ın petrole dayalı ekonomisini çeşitlendirmeye çalışacağını ifade etmektedir. Bunu devlet yatırımlarını otomotiv, imalat, uzay sanayileri, tüketici elektroniği, petrokimya ve nükleer teknoloji gibi alanlara yaparak gerçekleştirmeye çalışıyor. İran biyoteknoloji, nanoteknoloji ve ilaç sanayilerinde de açılımlar yapmaktadır. Güçlü petrol pazarı 1996’dan beri İran üstündeki finansal baskıların hafiflemesine neden oldu ve Tahran'ın borç servisinin ödemelerini yapmasını sağladı. İran'ın bütçe açıkları her zaman kronik bir sorun olmuştur; özellikle geniş ölçekli devlet sübvansiyonları; indirimli yiyecek sağlanması ve özellikle benzin satışı; tek başına enerji sektörüne maliyeti 2008 için 84.000.000.000 dolardır.

Tarım, İran'ın geleneksel faaliyetlerinden biridir. Antik dönemde yerleşik düzene geçilmiş olan ülkede doğudan gelen göçebe boylarla yaşanan gerilim ülke tarihinde belirleyici olmuştur. Bugün bile ülkede hâlâ önemli bir nüfusa sahip olan göçebe topluluklar bir sorun kaynağı olarak görülür. Ülkede tarım vadi tabanlarında, plato eteklerindeki vahalarda ve nemli alçak basınç hareketlerine açık yağış alan bölgelerde yapılır. Başlıca tarım ürünleri şekerpancarı, şekerkamışı, pamuk, tütün, pirinç, çay ve tahıllardır; fakat pirinç dışındaki ürünler ihtiyacı karşılamaktan uzaktır.

Hayvancılık da İran'ın önemli ekonomik faaliyetlerinden biridir. Göçebe yaşantısını sürdüren pek çok topluluk geçimini küçük ve büyükbaş hayvan yetiştiriciliğiyle sağlar. İpekböceği ve Hazar kıyısında Dünya'nın en kaliteli havyarlarının elde edilmesini sağlayan mersin balığı da ülke ekonomisi için önemli hayvanlardan sayılabilir. Zanaatkârlık tarih boyunca İran için önemli olmuştur. Gerek hayvancılık ve ipek üretimine bağlı olarak gelişen halıcılık, gerekse ülkenin geleneksel sanatları sayılabilecek süslemecilik ve tezhip gibi sanatlara bağlı olarak gelişen bakır işlemeciliği, çanak çömlek yapımı gibi el sanatları İran'ın Dünya'da tanınmasına neden olmuş faaliyetlerdendir. Bunlarla da bağlantılı olarak, küçük ticaret, esnaflık, daha sonra da göreceğimiz gibi, ülkenin sosyo-politik yapısına etki edecek derecede önemli olagelmiştir.

Bütün bu geleneksel faaliyetlere karşın, günümüzde ülkenin ekonomik kaderini tayin eden, nispeten yeni bir ürün olan petrol ve doğal gazdır. Petrol İran için öylesine önemli bir üründür ki; ülkenin son yüz yıllık tarihinin belirlenmesi, modernleşmesi ve sanayileşmesi hep petrole dayalı olarak gerçekleşmiştir. 1908'den beri işletilmekte olan petrolün tamamına yakın güneybatıdaki Huzistan bölgesinden ve Zağros Dağları ile Basra Körfezi kıyıları arasında kalan şeritten çıkarılır. İç bölgelerdeki nispeten zayıf ya da işletilmesi güç petrol yatakları ise doğal gaz bakımından zengindir. Dünya petrol rezervlerinin %10’unun, doğal gaz rezervlerinin ise %20’sinin İran’da olduğu tahmin edilmektedir. İran-Irak Savaşı öncesinde yıllık 300.000.000 tona kadar çıkan savaş döneminde 50.000.000-60.000.000 tona düşen petrol üretimi bugün hâlâ 200.000.000 tonun altındadır. Ülkenin en önemli sanayi işkolu petrole bağlı olarak gelişen petrokimya sektörüdür. Rafineriler dışında petrol ve doğal gaz boru hatları da petrolün işlenmesi ve iletilmesi açısından önem taşımaktadır. Başta demiryolu ve karayolu olmak üzere pek çok altyapı olanağının ve diğer sanayi alanlarının geliştirilmesi de özellikle 1970'li yıllarda elde edilen petrol gelirleri sayesinde gerçekleştirilmiştir.

Tahran ülkenin iletişim ve ulaşım ağının merkezidir

İran ekonomisi, merkezi planlamanın, devletin ve bazı büyük şirketlerin yönetiminde olan petrol sanayisinin, küçük çapta özel ticaretin ve tarımın karışımından oluşmaktadır. İran ekonomik altyapısı son 20 yılda sürekli bir büyüme göstermese de; ekonomi, enflasyon ve işsizlikten olumsuz etkilenmeyi sürdürmüştür. 20. yüzyılın başlarında hizmet sektörü GSYIH'nin en büyük dilimini oluşturmaya başlamış, hizmet sektörünü sanayi ve tarım sektörleri takip etmiştir. Devlet bütçe gelirlerinin yaklaşık %45'i petrol ve doğal gaz gelirlerinden, %31'i ise vergilerden elde edilmektedir. 2000-2004 yılları arasında, bütçe harcamalarına yıllık %14'lük bir enflasyon oranı eşlik etmiştir. 2006 yılında İran'ın nominal GSYİH'si $195.500.000.000 ve kişi başına düşen millî gelir $2.440 olarak hesaplanmıştır. Tüm bu rakamlar ve İran'ın çeşitli ama küçük çapta sanayisi gözönüne alındığında, Birleşmiş Milletler İran ekonomisini yarı-gelişmiş olarak sınıflandırmıştır.

Hizmet sektörü, GSYIH'deki payı açısından uzun vadede en hızlı artışı göstermesine karşın, inişli çıkışlı bir grafik sergilemektedir. Devlet yatırımları, üretimin serbestleştirilmesi ve yeni dışsatım(ihracat) pazarlarının bulunması ile birlikte tarımda patlama yaratmıştır. Ülke çapında inşa edilen birçok baraj sayesinde, büyük ölçekte sulama projeleri hayata geçirilmiş, ihracata ve sanayiye yönelik tarım geliştirilmiş ve böylece 90'lı yıllarda İran'daki başka hiçbir sektörün elde edemediği bir büyümeye elde edilmiştir. Her ne kadar 1998-2001 yılları arasında art arda yaşanan aşırı kurak yıllar tarımsal çıktıyı olumsuz yönde etkilese de, tarımsal işgücünün önemli bir yüzdesini elinde tutmaktadır.

İran'ın başlıca ticaret yaptığı ülkeler Çin, Almanya, Güney Kore, Fransa, Japonya, İtalya ve Rusya'dır. İran, 90'ların sonundan beri Suriye, Hindistan, Küba, Venezuela ve Güney Afrika gibi ülkelerle yaptığı ekonomik iş birliğini de geliştirmektedir.

Kıta Ülkeler Proje sayısı Yatırımların toplam tutarı
Asya BAE, Singapur, Endonezya ve Umman 190 $11.600.000.000
Avrupa Almanya, Hollanda, İspanya, Birleşik Krallık, Türkiye, İtalya ve Fransa (toplamda 20 ülke) 253 $10.900.000.000
Amerika Kanada, Panama, A. B. D. ve Jamaika 7 $1.400.000.000
Afrika Moritanya, Liberya ve Güney Afrika Yok $8.000.000.000
Avustralya Avustralya 1 $682.000.000
İran'ın ulusal GSYİH'ye katkılarına göre illeri (2014)
Tarihsel kişi başına GSYİH gelişimi
İran ihracatının oransal temsili, 2019

İran İslam Cumhuriyeti Merkez Bankası, ülkenin para birimi olarak hizmet veren İran riyalinin geliştirilmesi ve korunmasından sorumludur. Hükümet, işverenlerin ve güvenlik servislerinin onayına tabi olan İslami çalışma konseyleri dışındaki sendikaları tanımamaktadır. Haziran 2013'te asgari ücret ayda 487 milyon riyal (134 dolar) idi. İşsizlik 1997'den bu yana %10'un üzerinde seyretmektedir ve kadınlar için işsizlik oranı erkeklerin neredeyse iki katıdır.

2006 yılında hükümet bütçesinin yaklaşık %45'i petrol ve doğal gaz gelirlerinden, %31'i ise vergi ve harçlardan geliyordu. 2007 yılı itibariyle İran, çoğunluğu (%80) ham petrol ihracatından olmak üzere 70 milyar dolar döviz rezervi elde etmiştir. İran'ın bütçe açıkları kronik bir sorun olup, bunun başlıca nedeni gıda maddeleri ve özellikle benzini kapsayan ve 2008 yılında sadece enerji sektörü için 84 milyar doları aşan büyük ölçekli devlet sübvansiyonlarıdır. 2010 yılında, sübvansiyonların kademeli olarak kesilmesi ve bunların yerine hedefe yönelik sosyal yardımların getirilmesi için ekonomik reform planı parlamento tarafından onaylanmıştır. Amaç, beş yıllık bir süre içinde serbest piyasa fiyatlarına geçerek verimliliği ve sosyal adaleti arttırmaktır.

Yönetim, bir önceki yönetimin piyasa reformu planlarını takip etmeye devam etmekte ve İran'ın petrole dayalı ekonomisini çeşitlendireceğini belirtmektedir. İran ayrıca biyoteknoloji, nanoteknoloji ve ilaç endüstrisi de geliştirmiştir. Ancak, bonyadlar gibi kamulaştırılmış endüstriler genellikle kötü yönetilmiş, bu da onları yıllarca etkisiz ve rekabetsiz hale getirmiştir. Şu anda hükümet bu endüstrileri özelleştirmeye çalışmaktadır ve elde edilen başarılara rağmen kamu sektöründeki yolsuzluk ve rekabet gücü eksikliği gibi üstesinden gelinmesi gereken birçok sorun bulunmaktadır.

İran, otomobil üretimi, ulaşım, inşaat malzemeleri, ev aletleri, gıda ve tarım ürünleri, silahlanma, ilaç, bilgi teknolojileri ve petrokimya alanlarında Orta Doğu'nun önde gelen imalat sanayilerine sahiptir. Gıda ve Tarım Örgütü'nün 2012 verilerine göre İran, kayısı, kiraz, vişne, salatalık ve kornişon, hurma, patlıcan, incir, Antep fıstığı, ayva, ceviz ve karpuz üretiminde dünyanın ilk beş üreticisi arasında yer almaktadır.

İran ham petrolüne uygulanan ambargo gibi İran'a yönelik ekonomik yaptırımlar ekonomiye zarar vermiştir. 2015 yılında İran ve P5+1 ülkeleri nükleer program konusunda bir anlaşmaya varmış ve 2016 yılına kadar İran'ın nükleer programına ilişkin temel yaptırımlar kaldırılmıştı. BBC'ye göre, İran'a yönelik yenilenen ABD yaptırımları "İran ekonomisinde keskin bir gerilemeye yol açtı, para biriminin değerini rekor düşük seviyelere çekti, yıllık enflasyon oranını dört katına çıkardı, yabancı yatırımcıları uzaklaştırdı ve protestoları tetikledi."

Turizm

Kish Adası'nı her yıl bir milyondan fazla turist ziyaret etmektedir.

Irak ile savaş sırasında turizm önemli ölçüde azalmış olsa da, daha sonra toparlanmıştır. İran'ı 2004 yılında yaklaşık 1.659.000, 2009 yılında ise 2,3 milyon yabancı turist ziyaret etmiş olup bu turistlerin çoğunluğu Orta Asya cumhuriyetleri de dâhil olmak üzere Asya ülkelerinden, yaklaşık %10'u ise Avrupa Birliği ve Kuzey Amerika'dan gelmiştir. 2015'te İran'a yönelik bazı yaptırımların kaldırılmasından bu yana ülkede turizm yeniden yükselişe geçti. 2014-2015 mali yılında İran'ı ziyaret eden turist sayısı beş milyonu aşarak bir önceki yıla göre yüzde dört artış gösterdi.

Başkentin yanı sıra en popüler turistik yerler İsfahan, Meşhed ve Şiraz'dır. 2000'li yılların başında sektör altyapı, iletişim, endüstri standartları ve personel eğitimi konularında ciddi kısıtlamalarla karşı karşıya kalmıştır. 2003 yılında verilen 300,000 seyahat vizesinin çoğunluğu, muhtemelen Meşhed ve Kum'daki hac mekanlarını ziyaret etmeyi amaçlayan Asyalı Müslümanlar tarafından alınmıştır. Almanya, Fransa ve diğer Avrupa ülkelerinden çok sayıda organize tur, arkeolojik alanları ve anıtları ziyaret etmek üzere her yıl İran'a gelmektedir. İran 2003 yılında dünya turizm gelirleri sıralamasında 68. sırada yer almıştır. UNESCO'ya ve İran Turizm Örgütü araştırma başkan yardımcısına göre İran, Orta Doğu'daki en iyi 10 destinasyon arasında dördüncü sırada yer almaktadır. İran'da iç turizm, dünyanın en büyüklerinden biridir. Zayıf reklamcılık, istikrarsız bölgesel koşullar, dünyanın bazı bölgelerindeki zayıf kamuoyu imajı ve turizm sektöründe etkin planlama planlarının olmaması turizmin büyümesini engellemiştir.

Ulaşım

İran, kasabalarının çoğunu ve tüm şehirlerini birbirine bağlayan uzun bir asfalt yol sistemine sahiptir. Ülkede 2011 yılında 173.000 kilometre (107.000 mil) yol vardı ve bunların %73'ü asfalttı. 2008 yılında her 1.000 kişi için yaklaşık 100 yolcu arabası vardı.

Trenler 11,106 km (6,942 mil) demiryolu hattı üzerinde çalışmaktadır. Ülkenin başlıca giriş limanı Hürmüz Boğazı üzerindeki Bandar-Abbas'tır. İthal edilen mallar İran'a ulaştıktan sonra kamyonlar ve yük trenleri ile ülke geneline dağıtılır. Tahran-Bandar-Abbas demiryolu 1995 yılında açılmış olup Bandar-Abbas'ı Tahran ve Meşhed üzerinden Orta Asya demiryolu sistemine bağlamaktadır. Diğer önemli limanlar arasında Hazar Denizi'ndeki Bandar e-Anzali ve Bandar e-Torkeman ile Basra Körfezi'ndeki Khorramshahr ve Bandar-e Emam Khomeyni bulunmaktadır.

Düzinelerce şehirde yolcu ve kargo uçaklarına hizmet veren havaalanları bulunmaktadır. Ulusal havayolu şirketi olan Iran Air 1962 yılında kurulmuş olup iç ve dış hat uçuşları gerçekleştirmektedir. Tüm büyük şehirlerde otobüslerin kullanıldığı toplu taşıma sistemleri vardır ve birkaç özel şirket şehirler arasında otobüs hizmetleri sağlamaktadır.

İran'da ulaşım, hükümetin benzin fiyatını sübvanse etmesi nedeniyle ucuzdur. Dezavantajı ise devlet kasasına büyük bir yük getirmesi, tüketim alışkanlıklarındaki savurganlık nedeniyle ekonomik verimsizlik, komşu ülkelere kaçakçılık ve hava kirliliğidir. 2008 yılında ulaştırma sektöründe bir milyondan fazla kişi çalışıyordu ve bu rakam GSYİH'nin %9'una tekabül ediyordu.

Enerji

İran, dünyanın kanıtlanmış petrol rezervlerinin %10'una ve gaz rezervlerinin %15'ine sahiptir. OPEC'in en büyük ikinci ihracatçısı ve dünyanın en büyük 7. petrol üreticisidir.

İran, 33,6 trilyon metreküp ile Rusya'dan sonra dünyanın en büyük ikinci kanıtlanmış gaz rezervine ve Endonezya ve Rusya'dan sonra en büyük üçüncü doğal gaz üretimine sahiptir. Ayrıca tahmini 153.600.000.000 varil ile petrol rezervlerinde dördüncü sırada yer almaktadır. OPEC'in en büyük ikinci petrol ihracatçısıdır ve bir enerji süper gücüdür. İran 2005 yılında kaçak ve verimsiz iç kullanım nedeniyle yakıt ithalatına 4 milyar ABD doları harcamıştır. Petrol endüstrisi üretimi 2005 yılında günde ortalama 4 milyon varil (640,000 m3/gün) olarak gerçekleşmiştir ve bu rakam 1974 yılında ulaşılan günde altı milyon varillik zirve ile kıyaslandığında oldukça düşüktür. 2000'li yılların başında, teknolojik gecikmeler nedeniyle endüstri altyapısı giderek daha verimsiz hale gelmiştir. 2005'te çok az sayıda keşif kuyusu açılmıştır.

2004 yılında İran'ın doğal gaz rezervlerinin büyük bir kısmı kullanılmamış durumdaydı. Yeni hidroelektrik santrallerinin eklenmesi ve geleneksel kömür ve petrol santrallerinin modernize edilmesi kurulu gücü 33.000 megawatt'a çıkardı. Bu miktarın yaklaşık %75'i doğal gaza, %18'i petrole ve %7'si hidroelektrik enerjiye dayanıyordu. İran 2004 yılında ilk rüzgar ve jeotermal santrallerini açtı ve ilk güneş enerjisi santrali 2009 yılında faaliyete geçecekti. İran, dünyada GTL teknolojisini geliştiren üçüncü ülkedir.

Demografik eğilimler ve yoğunlaşan sanayileşme, elektrik enerjisi talebinin yılda %8 oranında artmasına neden olmuştur. Hükümetin 2010 yılına kadar 53.000 megawatt kurulu güç hedefine, yeni gaz santrallerinin devreye girmesi, hidroelektrik ve nükleer enerji üretim kapasitesinin artırılmasıyla ulaşılması planlanmaktadır. İran'ın Buşire'deki ilk nükleer enerji santrali 2011 yılında faaliyete geçmiştir. Bu santral, Ermenistan'daki Metsamor Nükleer Santrali'nden sonra Orta Doğu'da inşa edilen ikinci nükleer santraldir.

Eğitim, bilim ve teknoloji

UNESCO İstatistik Enstitüsü'ne göre İran'ın 15 yaş üstü nüfusunun okuryazarlık oranı, 1975-2015

İran'da eğitim son derece merkezidir. K-12 Eğitim Bakanlığı tarafından denetlenirken, yüksek öğretim Bilim ve Teknoloji Bakanlığı'nın gözetimi altındadır. Fars Haber Ajansı'na göre yetişkin okuryazarlığı Eylül 2015'te %93,0 iken UNESCO'ya göre 2008'de %85,0'tir (1976'da %36,5'ten).

UNESCO tarafından sağlanan verilere göre, İran'da 15 yaş ve üzeri kişiler arasında okuryazarlık oranı 2016 yılı itibariyle %85,54 olup, erkekler (%90,35) kadınlardan (%80,79) önemli ölçüde daha eğitimlidir ve aynı yaştaki okuma yazma bilmeyenlerin sayısı ülkenin 85 milyonluk nüfusunun yaklaşık 8.700.000'ini oluşturmaktadır. Bu rapora göre, İran hükümetinin eğitim harcamaları GSYİH'nin yaklaşık %4'üne denk gelmektedir.

Yükseköğretime girebilmek için lise diplomasına sahip olmak ve Amerika Birleşik Devletleri'ndeki SAT ve ACT sınavlarına eşdeğer olan İran Üniversite Giriş Sınavını (resmi adıyla konkur (کنکور)) geçmek gerekmektedir. Birçok öğrenci, GCE A-levels ve Uluslararası Bakalorya'ya eşdeğer olan 1-2 yıllık bir üniversite öncesi kursu (piš-dānešgāh) alır. Üniversite öncesi kursun tamamlanması öğrencilere Üniversite Öncesi Sertifikası kazandırır.

Şerif Teknoloji Üniversitesi, İran'ın en prestijli yükseköğretim kurumlarından biridir.

İran'da yükseköğretim, iki yılda verilen ön lisans derecesi (kārdāni; fowq e diplom olarak da bilinir), dört yılda verilen lisans derecesi (kāršenāsi; lisāns olarak da bilinir) ve iki yılda verilen yüksek lisans derecesi (kāršenāsi e aršad) dahil olmak üzere farklı diploma seviyeleri ile yaptırım altına alınmıştır ve ardından başka bir sınav adayın doktora programına (PhD; doktorā olarak bilinir) devam etmesine izin verir.

Webometrics Dünya Üniversiteleri Sıralamasına göre (Ocak 2017 itibariyle), İran'ın en iyi beş üniversitesi arasında Tahran Tıp Bilimleri Üniversitesi (dünya çapında 478.), Tahran Üniversitesi (dünya çapında 514.), Şerif Teknoloji Üniversitesi (dünya çapında 605.), Amirkabir Teknoloji Üniversitesi (dünya çapında 726.) ve Tarbiat Modares Üniversitesi (dünya çapında 789.) yer almaktadır. İran, 2020 yılında 67. sırada yer aldığı Küresel İnovasyon Endeksi'nde 2021 yılında 60. sıraya yükselmiştir.

İran, 1996'dan 2004'e kadar yayın üretimini yaklaşık on kat artırmış ve üretim büyüme oranı açısından Çin'in ardından birinci sırada yer almıştır. SCImago tarafından 2012 yılında yapılan bir araştırmaya göre, mevcut eğilim devam ederse İran 2018 yılına kadar araştırma çıktısı açısından dünyada dördüncü sırada yer alacaktır.

İranlı biyofarmasötik şirketi AryoGen'de AryoSeven için üretim hattı

2009 yılında, İran Havacılık ve Uzay Araştırma Enstitüsü (ARI) tarafından yapılan SUSE Linux tabanlı bir HPC sistemi 32 çekirdekle başlatıldı ve şimdi 96 çekirdek çalıştırıyor. Performansı 192 GFLOPS olarak belirlenmiştir. Tahran Üniversitesi'ndeki mühendisler tarafından tasarlanan İranlı insansı robot Sorena 2, 2010 yılında tanıtıldı. Elektrik ve Elektronik Mühendisleri Enstitüsü (IEEE), performansını analiz ettikten sonra Surena'nın adını dünyanın önde gelen beş robotu arasına yerleştirdi.

Biyomedikal bilimler alanında İran Biyokimya ve Biyofizik Enstitüsü UNESCO'nun biyoloji kürsüsüne sahiptir. 2006 yılının sonlarında İranlı bilim adamları Tahran'daki Royan Araştırma Merkezi'nde somatik hücre nükleer transferi yoluyla bir koyunu başarıyla klonladılar.

David Morrison ve Ali Khadem Hosseini (Harvard-MIT ve Cambridge) tarafından yapılan bir araştırmaya göre, İran'daki kök hücre araştırmaları dünyada ilk 10 arasında yer almaktadır. İran nanoteknoloji alanında dünyada 15. sırada yer almaktadır.

Simorgh fırlatıldı, İran Uzay Ajansı

İran, 1979 Devrimi'nin 30. yıldönümünde, 2 Şubat 2009'da, ilk harcanabilir fırlatma aracı Safir ile yerli yapımı Omid uydusunu yörüngeye yerleştirerek, dünyada hem uydu üretebilen hem de bunu yerli yapım bir fırlatıcı ile uzaya gönderebilen dokuzuncu ülke oldu.

İran nükleer programı 1950'lerde başlatılmıştır. İran uranyum hekzaflorür üreten yedinci ülkedir ve tüm nükleer yakıt döngüsünü kontrol etmektedir.

İran dışındaki İranlı bilim insanları da bilime önemli katkılarda bulunmuşlardır. Ali Javan 1960 yılında ilk gaz lazerini icat etmiş ve bulanık küme teorisi Lotfi A. Zadeh tarafından ortaya atılmıştır. Zadeh tarafından ortaya atılmıştır. İranlı kardiyolog Tofigh Mussivand yapay kalbin öncüsü olan ilk yapay kalp pompasını icat etmiş ve geliştirmiştir Diyabet araştırmaları ve tedavisinde HbA1c Samuel Rahbar tarafından keşfedilmiştir. Sicim teorisi alanında önemli sayıda makale İran'da yayımlanmıştır. İran asıllı Amerikalı sicim teorisyeni Cumrun Vafa, Edward Witten ile birlikte Vafa-Witten teoremini ortaya atmıştır. Ağustos 2014'te İranlı matematikçi Maryam Mirzakhani, matematik alanındaki en büyük ödül olan Fields Madalyası'nı alan ilk kadın ve ilk İranlı oldu.

Demografi

2021'de İran il ve ilçelerinin nüfusu.
İran'ın nüfus artışı (1880-2016)

İran, ortak bir İran vatandaşlığı aracılığıyla birleşen çok sayıda etnik ve dilsel gruptan oluşan çeşitli bir ülkedir.

İran'ın nüfusu 20. yüzyılın ikinci yarısında hızla artarak 1956'da yaklaşık 19 milyon iken Temmuz 2020 itibariyle 84 milyonun üzerine çıkmıştır. Ancak İran'ın doğurganlık oranı son yıllarda önemli ölçüde düşmüş, kadın başına 6,5 olan doğurganlık oranı yirmi yıl sonra 2'nin biraz üzerine inerek 2018 itibariyle yaklaşık %1,39'luk bir nüfus artış oranına yol açmıştır. Genç nüfusu nedeniyle araştırmalar, 2050 yılına kadar 105 milyon civarında sabitlenene kadar büyümenin yavaşlamaya devam edeceğini öngörmektedir.

İran, çoğunluğu Afganistan ve Irak'tan gelen yaklaşık bir milyon mülteciyle dünyanın en büyük mülteci nüfuslarından birine ev sahipliği yapmaktadır. İranlı yetkililer 2006 yılından bu yana mültecilerin ülkelerine geri gönderilmesi için BMMYK ve Afgan yetkililerle birlikte çalışmaktadır. Tahminlere göre, çoğunluğu 1979 Devrimi'nden bu yana olmak üzere, yaklaşık beş milyon İran vatandaşı başka ülkelere göç etmiştir.

İran Anayasasına göre hükümet, ülkenin her vatandaşına emeklilik, işsizlik, yaşlılık, engellilik, kazalar, felaketler, sağlık ve tıbbi tedavi ve bakım hizmetlerini kapsayan sosyal güvenliğe erişim sağlamakla yükümlüdür. Bu, vergi gelirleri ve kamu katkılarından elde edilen gelirle karşılanır.

Diller

Nüfusun çoğunluğu aynı zamanda ülkenin resmi dili olan Farsça konuşmaktadır. Diğerleri arasında Hint-Avrupa ailesine mensup diğer İrani dilleri ve İran'da yaşayan diğer bazı etnik gruplara ait dilleri konuşanlar da bulunmaktadır.

Kuzey İran'da, çoğunlukla Gilan ve Mazenderan ile sınırlı olmak üzere, her ikisi de komşu Kafkas dilleriyle akrabalıkları olan Gilaki ve Mazenderani dilleri yaygın olarak konuşulmaktadır. Gilan'ın bazı bölgelerinde, komşu Azerbaycan Cumhuriyeti'ne kadar uzanan Talış dili de yaygın olarak konuşulmaktadır. Kürtçe çeşitleri Kürdistan eyaletinde ve yakın bölgelerde yaygın olarak konuşulmaktadır. Huzistan'da Farsçanın birkaç farklı çeşidi konuşulmaktadır. Güney İran'da Luri ve Lari de konuşulmaktadır.

Farsçadan sonra ülkede en çok konuşulan dil olan Azerice ve diğer bazı Türk dilleri ve lehçeleri İran'ın çeşitli bölgelerinde, özellikle Azerbaycan bölgesinde konuşulmaktadır.

İran'daki önemli azınlık dilleri arasında Ermenice, Gürcüce, Neo-Aramice ve Arapça bulunmaktadır. Khuzi Arapçası Huzistan'daki Araplar ve daha geniş bir İranlı Arap grubu tarafından konuşulmaktadır. Çerkesçe de bir zamanlar büyük Çerkes azınlık tarafından yaygın olarak konuşulmaktaydı, ancak uzun yıllar boyunca yaşanan asimilasyon nedeniyle artık kayda değer sayıda Çerkes bu dili konuşmamaktadır.

Konuşulan dil yüzdeleri tartışma konusu olmaya devam etmektedir, zira birçok kişi bunların siyasi amaçlı olduğunu düşünmektedir; özellikle de İran'daki en büyük ve ikinci büyük etnik gruplar olan Farslar ve Azerilerle ilgili olarak. CIA'in World Factbook'unda verilen yüzdeler %53 Farsça, %16 Azerice, %10 Kürtçe, %7 Mazenderani ve Gilaki, %7 Luri, %2 Türkmen, %2 Beluci, %2 Arapça ve kalan %2 Ermeni, Gürcü, Neo-Arami ve Çerkezce'dir.

Etnik gruplar

İran'ın nüfus yoğunluğuna göre illeri (2013)

Konuşulan dillerde olduğu gibi, etnik grup kompozisyonu da, etnik kökene dayalı İran devlet nüfus sayımlarının olmaması nedeniyle, özellikle en büyük ve ikinci en büyük etnik gruplar olan Farslar ve Azerilerle ilgili bir tartışma konusu olmaya devam etmektedir. CIA'in World Factbook'u İran nüfusunun yaklaşık %79'unun çeşitli İran dillerini konuşan Hint-Avrupalı etnik-dilsel gruplardan oluştuğunu, nüfusun %61'ini Farsların (Mazenderaniler ve Gilaklar dahil), %10'unu Kürtlerin, %6'sını Lurların ve %2'sini Beluçların oluşturduğunu tahmin etmektedir. Diğer etnik-dilsel gruplara mensup halklar kalan %21'i oluştururken, Azeriler %16, Araplar %2, Türkmenler ve diğer Türk boyları %2 ve diğerleri (Ermeniler, Talışlar, Gürcüler, Çerkesler, Süryaniler gibi) %1'lik bir orana sahiptir.

Kongre Kütüphanesi biraz farklı tahminler yayınlamıştır: 65 Farslar (Mazenderaniler, Gilaklar ve Talışlar dahil), %16 Azeriler, %7 Kürtler, %6 Lurlar, %2 Beluçlar, %1 Türk kabile grupları (Kaşkaylar ve Türkmenler dahil) ve İranlı olmayan, Türk olmayan gruplar (Ermeniler, Gürcüler, Süryaniler, Çerkesler ve Araplar dahil) %3'ten az. Farsçanın ülke nüfusunun en az %65'inin ana dili olduğu ve geri kalan %35'in çoğunun ikinci dili olduğu tespit edilmiştir.

Dosya:Ethnicities and religions in Iran.png
İran'ın etnik haritas: -Pembe:Farsiler -Turkuaz:Azeriler -Kahverengi:Kürtler -Maviler:Lurlar

Yapılan araştırmalara göre İran nüfusunun %61'ini Farslar, %16'sını Azerî Türkleri, %10'unu Kürtler, 6%'sını Lurlar, %2'sini Belûcîler, %2'sini Araplar ve %2'sini Kaşkay Türkleri ve diğer Türkmen gruplar oluşturur.

Din

Dine göre İran halkı,
2011 Genel Nüfus Sayımı Sonuçları
Din Yüzde Sayı
Müslüman 99.3989%
(%90-95 Şii)
74,682,938
Hristiyan 0.1566% 117,704
Zerdüşt 0.0336% 25,271
Yahudi 0.0117% 8,756
Diğer 0.0653% 49,101
Beyan edilmemiş 0.3538% 205,317

İki mezhepli Şii İslam, nüfusun yaklaşık %90 ila %95'inin bağlı olduğu resmi devlet dinidir. Nüfusun yaklaşık %4 ila %8'i Sünni Müslüman olup, bunların çoğunluğunu Kürtler ve Baloçlar oluşturmaktadır. Geri kalan %2'lik kesim ise Hristiyanlar, Zerdüştler, Yahudiler, Bahailer, Mandeanlar ve Yarsaniler gibi gayrimüslim dini azınlıklardan oluşmaktadır.

Dünya Değerler Araştırması tarafından 2020 yılında yapılan bir anket, İranlıların %96,6'sının İslam'a inandığını ortaya koymuştur. Öte yandan, İran dışında yerleşik bir kuruluş tarafından 2020 yılında online olarak gerçekleştirilen bir başka ankete göre, İranlıların çok daha küçük bir yüzdesi kendini Müslüman olarak tanımlarken (%32,2'si Şii, %5,0'ı Sünni ve %3,2'si Sufi), önemli bir kısmı da kendini herhangi bir organize dinle özdeşleştirmemektedir (%22,2'si "Hiçbiri", bir kısmı da ateist, ruhani, agnostik ve seküler hümanist olarak tanımlamaktadır). CIA World Factbook'a göre İranlı Müslümanların yaklaşık %90-95'i resmi devlet dini olan İslam'ın Şii koluna, yaklaşık %5-10'u ise İslam'ın Sünni ve Sufi kollarına mensuptur.

İran'daki en büyük (tanınmayan) azınlık dini olan ve Kürtlere özgü bir din olan Yarsanizm'e inanan büyük bir nüfus bulunmaktadır. Takipçileri çoğunlukla Gorani Kürtleri ve bazı Lur gruplarıdır. Başlıca Kürdistan Eyaleti, Kirmanşah Eyaleti ve Lorestan'da yaşamaktadırlar.

Hristiyanlık, Musevilik, Zerdüştlük ve İslam'ın Sünni kolu hükümet tarafından resmen tanınmaktadır ve İran Parlamentosu'nda kendilerine ayrılmış sandalyeleri vardır. Tarihsel olarak, Proto-İranik din gibi erken dönem İran dinleri ve ardından gelen Zerdüştlük ve Maniheizm, özellikle Med, Ahameniş, Part ve Sasani dönemlerinde İran'da baskın dinlerdi. Bu durum Sasani İmparatorluğu'nun yıkılmasından sonra, Müslümanların İran'ı fethini takip eden yüzyıllar süren İslamlaşma ile değişmiştir. İran, 16. yüzyılda Safevi hanedanının emriyle ülkenin (ve bugün komşu olan Azerbaycan Cumhuriyeti'nin halkının) Şii İslam'a geçmesine kadar ağırlıklı olarak Sünni'ydi.

Yahudiliğin İran'da Ahamenişlerin Babil'i fethine kadar uzanan uzun bir tarihi vardır. İsrail Devleti'nin kurulması ve 1979 Devrimi'nin ardından pek çok kişi ülkeyi terk etmiş olsa da İran'da yaklaşık 8.756 ila 25.000 Yahudi yaşamaktadır. İran, İsrail dışında Orta Doğu'daki en büyük Yahudi nüfusuna sahiptir.

İran'da yaklaşık 250.000 ila 370.000 Hıristiyan yaşamaktadır ve Hıristiyanlık ülkenin tanınan en büyük azınlık dinidir. Çoğunluğu Ermeni kökenlidir ve azımsanmayacak bir Süryani azınlığı da vardır. Çok sayıda İranlı, baskın olan Şii İslam'dan Hıristiyanlığa geçmiştir.

Bahai İnancı resmi olarak tanınmamaktadır ve resmi zulme maruz kalmaktadır. Birleşmiş Milletler İran İnsan Hakları Özel Raportörü'ne göre Bahailer, tahminen 350.000 taraftarıyla İran'daki en büyük gayrimüslim dini azınlıktır. 1979 Devrimi'nden bu yana Bahailere yönelik zulüm, idamlar ve başta yüksek öğrenim ve istihdama erişimin engellenmesi olmak üzere medeni hakların inkârıyla artmıştır.

İranlı yetkililer, İslam Cumhuriyeti'ndeki Ermeni kiliselerinin yeniden inşası ve yenilenmesini desteklemeye devam etmiştir. İran Ermeni Manastır Toplulukları da desteklenmeye devam etmiştir. İran hükümeti, 2019 yılında İsfahan'ın Yeni Culfa bölgesinde bulunan ve genellikle Vank Katedrali olarak anılan Kutsal Kurtarıcı Katedrali'ni UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne kaydettirmiş ve cemaat için önemli harcamalar yapmıştır. Halihazırda İran'daki üç Ermeni kilisesi UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne dahil edilmiştir.

İran hükûmeti, dini olmayan İranlıların varlığını resmî olarak tanımıyor. Moğol istilalarından önce İran'da Sünnilik baskın bir mezhep idi, ancak daha sonra Safevîlerin ortaya çıkışı ile Şiilik İran'ın ve günümüz Azerbaycan'ının tamamında hâkim oldu.

Kültür

İran'da tespit edilen en eski kültürler Alt Paleolitik döneme kadar uzanmaktadır. Jeopolitik konumu nedeniyle İran, batıda Yunanistan ve İtalya, kuzeyde Rusya, güneyde Arap Yarımadası ve doğuda güney ve doğu Asya'ya kadar uzanan kültürleri etkilemiştir.

Sanat

New York Metropolitan Sanat Müzesi'nde muhafaza edilen Marlik'ten Demir Çağı altın kupası

İran sanatı mimarlık, taş işçiliği, metal işçiliği, dokumacılık, çömlekçilik, resim ve kaligrafi gibi pek çok disiplini kapsar. İran sanat eserleri, farklı bölge ve dönemlerde üslup açısından büyük bir çeşitlilik gösterir. Medlerin sanatı belirsizliğini korumaktadır, ancak teorik olarak İskit tarzına atfedilmiştir. Ahamenişler komşu uygarlıkların sanatından büyük ölçüde ödünç almış, ancak Persepolis ve Pasargadae gibi yerlerde kalan eklektik bir mimari ile benzersiz bir tarzın sentezini üretmişlerdir. Yunan ikonografisi Selevkoslar tarafından ithal edilmiş, ardından Anahita Tapınağı ve Part Asilzadesi Heykeli gibi kalıntılarla Helenistik ve erken Yakın Doğu unsurları Partların sanatında yeniden bir araya getirilmiştir. Sasaniler zamanında İran sanatı genel bir rönesans yaşadı. Gelişimi belirsiz olsa da Sasani sanatı oldukça etkili olmuş ve uzak bölgelere yayılmıştır. Taq-e-Bostan, Taq-e-Kasra, Naqsh-e-Rostam ve Shapur-Khwast Kalesi, Sasani döneminden günümüze kalan anıtlar arasındadır.

Ortaçağ boyunca Sasani sanatı, İslam dünyasına taşınan hem Avrupa hem de Asya ortaçağ sanatının oluşumunda önemli bir rol oynamıştır ve tıp, mimari, felsefe, filoloji ve edebiyat dahil olmak üzere daha sonra İslami öğrenim olarak bilinen şeylerin çoğu Sasani temeline dayanmaktadır.

Safevi dönemi İran sanatının Altın Çağı olarak bilinir ve Safevi sanat eserleri, İran'ı kültürel bir varlık olarak yeniden birleştiren siyasi evrimin bir parçası olarak, diğer dönemlere kıyasla çok daha bütünlüklü bir gelişim gösterir. Safevi sanatı komşuları Osmanlılar, Babürlüler ve Deçkanlar üzerinde gözle görülür etkiler yaratmış, ayrıca moda ve bahçe mimarisi aracılığıyla 11.-17. yüzyıl Avrupa'sında da etkili olmuştur.

Kamal-ol-Molk'un Aynalı Salon'u, genellikle İran modern sanatının başlangıç noktası olarak kabul edilir

İran'ın çağdaş sanatının kökenleri, Kaçar hanedanının sarayında resim normlarını etkileyen ve fotoğrafik eserlerle rekabet edecek natüralist bir üslup benimseyen önde gelen realist ressam Kamal-ol-Molk'un zamanına kadar uzanır. Kamal-ol-Molk tarafından 1928 yılında yeni bir İran güzel sanatlar okulu kuruldu ve bunu "kahvehane" olarak adlandırılan resim tarzı izledi.

İran'ın avangard modernistleri, İkinci Dünya Savaşı sırasında yeni batı etkilerinin gelmesiyle ortaya çıktı. Canlı çağdaş sanat ortamı 1940'ların sonlarında ortaya çıkmış ve Tahran'ın ilk modern sanat galerisi Apadana, Eylül 1949'da ressamlar Mahmud Cevadipur, Hüseyin Kazemi ve Huşang Acudani tarafından açılmıştır. Yeni akımlar 1950'lerin ortalarında resmi bir teşvik gördü ve bu da Marcos Grigorian gibi sanatçıların ortaya çıkmasına yol açarak İran'da temellendirilmiş bir modern sanat biçiminin yaratılmasına yönelik bir kararlılığın sinyalini verdi.

Mimari

Persepolis Dünya Mirası Alanının bir parçası olan Tachara kalıntıları.
İsfahan'ın Dünya Mirası Listesi'nde yer alan Nakş-ı Cihan Meydanı.

İran'da mimarinin tarihi MÖ yedinci bin yıla kadar uzanmaktadır. İranlılar mimaride matematik, geometri ve astronomiyi ilk kullananlar arasındadır. İran mimarisi, hem yapısal hem de estetik açıdan büyük bir çeşitlilik gösterir ve daha önceki gelenek ve deneyimlerden kademeli ve tutarlı bir şekilde gelişir. İran mimarisinin yol gösterici motifi, "insanın cennetin güçleriyle iletişime ve katılıma sokulduğu" kozmik sembolizmidir.

İran, UNESCO'nun antik çağlardan kalma en çok arkeolojik kalıntıya ve cazibe merkezine sahip ülkeler listesinde yedinci sırada yer almaktadır.

Geleneksel olarak, İran mimarisinin yol gösterici biçimlendirici motifi, "insanın cennetin güçleriyle iletişim ve katılım içine sokulduğu" kozmik sembolizmi olmuştur. Bu tema sadece İran mimarisine birlik ve süreklilik kazandırmakla kalmamış, aynı zamanda duygusal karakterinin de birincil kaynağı olmuştur.

İranlı tarihçi ve arkeolog Arthur Pope'a göre, kelimenin tam anlamıyla en yüce İran sanatı her zaman mimarisi olmuştur. Mimarinin üstünlüğü hem İslam öncesi hem de sonrası dönemler için geçerlidir.

Dokumacılık

İran'ın halı dokumacılığının kökeni Tunç Çağı'na dayanmaktadır ve İran sanatının en seçkin tezahürlerinden biridir. İran, dünyanın en büyük el yapımı halı üreticisi ve ihracatçısıdır; dünyadaki toplam üretimin dörtte üçünü üretmekte ve dünya ihracat pazarlarında %30'luk bir paya sahiptir.

Edebiyat

İran ulusal destanlarının klasik Farsça bestesi Šāhnāme'nin yazarı 10. yüzyıl Fars şairi Firdevsi'nin Tus'taki mezarı

İran'ın en eski edebi geleneği, Zerdüştlüğün ve eski İran dininin efsanevi ve dini metinlerinden oluşan ve en eski kayıtları Ahameniş öncesi dönemlere kadar uzanan Avesta'nın Eski İran kutsal dili olan Avestan'dır.

İran'da kullanılan çeşitli modern diller arasında, İran Platosu boyunca çeşitli lehçeleri konuşulan Farsça en etkili edebiyata sahiptir. Farsça, şiir için bir kanal görevi görmeye layık bir dil olarak adlandırılmış ve dünya edebiyatının dört ana gövdesinden biri olarak kabul edilmiştir. İran'ın güneybatısındaki Persis (daha çok Persia olarak bilinir) bölgesinden kaynaklanmasına rağmen, Fars dili Küçük Asya, Orta Asya ve Güney Asya'daki Fars toplumları tarafından kullanılmış ve geliştirilmiş, diğerlerinin yanı sıra Osmanlı ve Babür edebiyatları üzerinde büyük etkiler bırakmıştır.

İran, başta Mevlana, Firdevsi, Hafız, Sa'adi, Ömer Hayyam ve Nezami Gencevi olmak üzere çok sayıda ünlü ortaçağ şairine sahiptir. İran edebiyatı Johann Wolfgang von Goethe, Henry David Thoreau ve Ralph Waldo Emerson gibi yazarlara da ilham vermiştir.

Felsefe

Zerdüştlüğün kurucusu Zerdüşt, Raphael'in Atina Okulu tablosunda tasvir edilmiştir

İran felsefesi Hint-Avrupa kökenlidir ve Zerdüşt'ün reformlarının büyük etkileri vardır.

The Oxford Dictionary of Philosophy'ye göre, felsefenin konusu ve biliminin kronolojisi Hint-İranlılarla başlar ve bu olay MÖ 1500'lere tarihlenir. Oxford sözlüğü ayrıca "Zarathuştra'nın felsefesi Yahudilik ve dolayısıyla Orta Platonculuk aracılığıyla Batı geleneğini etkilemeye başlamıştır" demektedir.

Hint Vedaları ile İran Avesta'sı arasında kadim ilişkiler olsa da, Hint-İran felsefi geleneklerinin iki ana ailesi, özellikle insanın toplumdaki konumu ve insanın evrendeki rolüne ilişkin görüşleri açısından temel farklılıklarla karakterize edilmiştir.

"İnsan haklarının ilk tüzüğü" olarak bilinen Kiros Silindiri, genellikle Zerdüşt tarafından dile getirilen ve Ahameniş dönemindeki Zerdüşt okullarında geliştirilen soru ve düşüncelerin bir yansıması olarak görülür. Zerdüşt okullarının en eski ilkeleri, Zerdüşt dininin Avestan dilindeki mevcut kutsal metinlerinin bir parçasıdır. Bunlar arasında Zatspram, Shkand-gumanik Vizar ve Denkard gibi risalelerin yanı sıra Avesta ve Gathalar'ın eski bölümleri de bulunmaktadır.

İran felsefesindeki mevcut eğilimler, İslami düşünce çerçeveleri nedeniyle kapsam açısından sınırlı hale gelmiştir, ancak İranlı entelektüeller tarafından İran yayınlarında, özellikle de İran rejiminin İran düşüncesini ve felsefesini kısıtlama gücünün daha az olduğu İran dışında, liberal düşünce yolları üretilmeye devam etmektedir.

Mitoloji

İran mitolojisi, tümü olağanüstü varlıkları içeren, iyi ve kötünün çatışmasına yönelik tutumları, tanrıların eylemlerini ve kahramanların ve muhteşem yaratıkların kahramanlıklarını yansıtan eski İran folkloru ve hikayelerinden oluşur.

Mitler İran kültüründe önemli bir rol oynar ve İran tarihindeki gerçek olaylar bağlamında ele alındıklarında daha iyi anlaşılırlar. Bugünkü İran, Kafkaslar, Anadolu, Mezopotamya ve Orta Asya'yı kapsayan geniş bir alan olan Büyük İran coğrafyası, yüksek sıradağlarıyla İran mitolojisinin çoğunda ana rolü oynar.

Onuncu yüzyılda yaşamış İranlı şair Firdevsi'nin uzun epik şii[[Epik şiir|ri Šāhnāme]] ("Krallar Kitabı"), büyük ölçüde efsanevi dönemlerden Chosroes II'nin hükümdarlığına kadar İran krallarının ve kahramanlarının tarihini anlatan Orta Farsça bir derleme olan Xwadāynāmag'a dayanır ve İran'ın ulusal destanı olarak kabul edilir. Avesta, Denkard ve Bundahişn metinlerinden Zerdüşt geleneğinin öykü ve karakterlerinden büyük ölçüde yararlanır.

Müzik

İran, MÖ üçüncü binyıla kadar uzanan en eski karmaşık çalgıların görünürdeki doğum yeridir. Hem dikey hem de yatay açılı arpların kullanımı Madaktu ve Kul-e Farah bölgelerinde belgelenmiştir; Elam enstrümanlarının en geniş koleksiyonu Kul-e Farah'ta belgelenmiştir. MÖ 865 ile 650 yılları arasına tarihlenen Asur saraylarında da çok sayıda yatay arp tasviri yontulmuştur.

Persepolis Müzesi'nde muhafaza edilen, MÖ 6. yüzyıldan kalma eski bir İran müzik aleti olan Karna

Xenophon'un Cyropaedia'sı Akamenid İmparatorluğu sarayında çok sayıda şarkıcı kadından bahseder. Naucratisli Athenaeus, Deipnosophistae adlı eserinde, son Ahameniş kralı Darius III'ün (MÖ 336-330) sarayında şarkı söyleyen Ahameniş kızlarının Makedonyalı general Parmenion tarafından yakalandığına işaret eder. Part İmparatorluğu döneminde gōsān (Partça "ozan") toplumda önemli bir role sahipti. Plutarkhos'un Crassus'un Hayatı (32.3) adlı eserine göre, ulusal kahramanlarını över ve Romalı rakipleriyle alay ederlerdi. Benzer şekilde, Strabon'un Geographica'sı Part gençlerine "hem tanrıların hem de en soylu insanların eylemleri" hakkında şarkılar öğretildiğini bildirir.

Sasani müziğinin tarihi önceki dönemlere göre daha iyi belgelenmiştir ve özellikle Avestan metinlerinde daha belirgindir. Chosroes II zamanında, Sasani kraliyet sarayı Azad, Bamshad, Barbad, Nagisa, Ramtin ve Sarkash gibi bir dizi önde gelen müzisyene ev sahipliği yapmıştır.

İran'ın geleneksel müzik aletleri arasında chang (arp), qanun, santur, rud (ud, barbat), tar, dotar, setar, tanbur ve kamanche gibi yaylı çalgılar, sorna (zurna, karna) ve ney gibi nefesli çalgılar ve tompak, kus, daf (dayere) ve naqare gibi vurmalı çalgılar bulunmaktadır.

İran'ın ilk senfoni orkestrası olan Tahran Senfoni Orkestrası 1933 yılında Qolam-Hoseyn Minbashian tarafından kurulmuştur. Parviz Mahmoud tarafından 1946 yılında yeniden yapılandırılan orkestra, halen İran'ın en eski ve en büyük senfoni orkestrasıdır. Daha sonra, 1940'ların sonunda Ruhollah Khaleqi ülkenin ilk ulusal müzik topluluğunu kurdu ve 1949'da Ulusal Müzik Okulu'nu kurdu.

İran pop müziğinin kökeni Kaçar dönemine dayanmaktadır. Elektro gitar ve diğer ithal özelliklerin eşlik ettiği yerel enstrümanlar ve formlar kullanılarak 1950'lerden bu yana önemli ölçüde geliştirilmiştir. 1960'larda rock ve 2000'lerde hip hop gibi türlerin ortaya çıkışı da İran müziğinde büyük hareketlere ve etkilere neden olmuştur.

Tiyatro

1957-1967 yılları arasında Tahran'da inşa edilen Roudaki Salonu

İran'da dans eden figürlerin kaydedilen en eski temsilleri Tepe Sialk ve Tepe Mūsīān gibi tarih öncesi yerleşimlerde bulunmuştur. İran'da tiyatro ve oyunculuk olgularının en eski başlangıcı, Sug-e Siāvuš ("Siāvaš'ın yası") gibi antik epik tören tiyatrolarının yanı sıra Herodot ve Xenophon tarafından bildirilen İran mitolojik hikâyelerinin dansları ve tiyatro anlatılarında izlenebilir.

İran'ın geleneksel tiyatro türleri arasında Baqqāl-bāzi ("bakkal oyunu", bir tür slapstick komedi), Ruhowzi (veya Taxt-howzi, tahtalarla kaplı bir avlu havuzu üzerinde oynanan komedi), Siāh-bāzi (baş komedyenin siyah suratla göründüğü), Sāye-bāzi (gölge oyunu), Xeyme-šab-bāzi (kukla) ve Arusak-bāzi (kukla) ve Ta'zie (dini trajedi oyunları) bulunmaktadır.

1979 Devrimi'nden önce İran ulusal sahnesi, opera ve bale için ulusal sahne olarak işlev görmek üzere inşa edilen Tahran'daki Roudaki Salonu ile tanınmış uluslararası sanatçılar ve topluluklar için ünlü bir sahne haline gelmişti. 26 Ekim 1967'de açılan ve Tahran Senfoni Orkestrası, Tahran Opera Orkestrası ve İran Ulusal Bale Topluluğu'na ev sahipliği yapan salonun adı 1979 Devrimi'nden sonra resmi olarak Vahdet Salonu olarak değiştirildi.

Loris Tjeknavorian'ın Firdevsi'nin epik şiiri Šāhnāme'deki Rostam ve Sohrab trajedisine dayanan Rostam ve Sohrab'ı, Farsça librettoya sahip bir opera örneğidir. Ünlü İranlı Ermeni besteci ve orkestra şefi Tjeknavorian'ın 25 yılda bestelediği eser, Tahmina rolünde Darya Dadvar'ın yer aldığı Tahran'daki Roudaki Salonu'nda ilk kez sahnelendi.

Sinema ve animasyon

Güneydoğu İran'dan, muhtemelen dünyanın en eski canlandırma örneği olan MÖ 3. binyıl kadehinin reprodüksiyonu.

İran'ın güneydoğusundaki bir Tunç Çağı kentsel yerleşimi olan Yanık Şehir'de keşfedilen MÖ üçüncü binyıla ait toprak bir kadeh, muhtemelen dünyanın en eski animasyon örneğini tasvir ediyor. Jiroft ile ilişkilendirilen eser, bir ağacın yapraklarını yemek için zıplayan bir yaban keçisini tasvir eden beş ardışık görüntü taşıyor. Bununla birlikte, görsel temsillerin en eski İran örnekleri, Ahameniş İmparatorluğu'nun ritüel merkezi olan Persepolis'in kabartmalarına kadar uzanmaktadır. Persepolis'teki figürler görsel dilin gramer ve sözdizimi kurallarına bağlı kalmıştır. İran görsel sanatları Sasani döneminde zirveye ulaşmıştır ve bu döneme ait birçok eserde hareketlerin ve eylemlerin son derece sofistike bir şekilde ifade edildiği görülmüştür. Hatta bu sanat eserlerinden birinde, yaralı bir yaban domuzunun av alanından kaçışını gösteren sinematik yakın plan çekimin atasını görmek mümkündür.

Abbas Kiarostami (1940-2016), İranlı ünlü film yönetmeni

20. yüzyılın başlarında beş yıllık sinema endüstrisi İran'a geldi. İlk İranlı film yapımcısı muhtemelen Kaçar hanedanından Mozaffar-ed-Din Şah'ın saray fotoğrafçısı Mirza Ebrahim'di (Akkas Bashi). Mirza Ebrahim bir kamera edinmiş ve Kaçar hükümdarının Avrupa ziyaretini filme almıştır. Daha sonra 1904 yılında bir işadamı olan Mirza İbrahim (Sahhaf Bashi) Tahran'da ilk halka açık sinema salonunu açtı. Ondan sonra Russi Khan, Ardeshir Khan ve Ali Vakili gibi birkaç kişi daha Tahran'da yeni sinema salonları kurmaya çalıştı. 1930'ların başına kadar Tahran'da yaklaşık 15, diğer vilayetlerde ise 11 sinema salonu vardı. İlk İran filmi olan Abi ve Rabi, 1930 yılında Ovanes Ohanian tarafından yönetilen sessiz bir komediydi. İlk sesli film olan Lor Girl, 1932'de Ardeshir Irani ve Abd-ol-Hosein Sepanta tarafından üretildi.

İran'ın animasyon endüstrisi 1950'lerde başladı ve bunu Ocak 1965'te etkili Çocuk ve Genç Yetişkinlerin Entelektüel Gelişimi Enstitüsü'nün kurulması izledi. 1960'lar İran sineması için önemli bir on yıl oldu. 60'ların başında yılda ortalama 25 ticari film üretilirken bu sayı on yılın sonunda 65'e yükseldi. Üretimin çoğunluğu melodram ve gerilim filmlerine odaklanmıştır. 1969'da Masoud Kimiai ve Dariush Mehrjui'nin yönettiği Qeysar ve The Cow filmlerinin gösterime girmesiyle alternatif filmler film endüstrisinde yerlerini almaya başladı ve kısa süre sonra Bahram Beyzai'nin Downpour ve Nasser Taghvai'nin Tranquility in the Presence of Others filmleri bunu takip etti. Golrizan Festivali çerçevesinde 1954 yılında başlayan film festivali düzenleme girişimleri 1969 yılında Sepas Festivali ile sonuçlandı. Bu çabalar 1973'te Tahran Dünya Film Festivali'nin kurulmasıyla da sonuçlandı.

90'dan fazla filmde rol alan tanınmış İranlı aktör Behrouz Vossoughi

1979'daki Devrim'in ve Kültür Devrimi'nin ardından İran sinemasında Hüsrev Sinai'nin "Çok Yaşa!" filmiyle başlayan ve Abbas Kiarostami ve Cafer Panahi gibi birçok yönetmen tarafından takip edilen yeni bir dönem başladı. İranlı yönetmen Kiarostami, 1997'de Kirazın Tadı ile Altın Palmiye'yi kazanarak İran'ı dünya sinema haritasına sağlam bir şekilde yerleştirdi. İran filmlerinin Cannes Film Festivali, Venedik Film Festivali ve Berlin Uluslararası Film Festivali gibi prestijli uluslararası festivallerde sürekli yer alması, dünyanın dikkatini İran başyapıtlarına çekti. 2006 yılında Berlin Uluslararası Film Festivali'nde İran sinemasını altı farklı tarzda altı İran filmi temsil etti. Eleştirmenler bunu İran sinema tarihinde kayda değer bir olay olarak değerlendirdi.

Tanınmış İranlı yönetmen Asghar Farhadi, 2012 ve 2017'de En İyi Yabancı Film dalında İran'ı temsil ederek bir Altın Küre Ödülü ve iki Akademi Ödülü aldı. 2012 yılında Amerikan haber dergisi Time tarafından dünyanın en etkili 100 kişisinden biri olarak gösterilmiştir.

Gözlemler

Haft-Seen, İran Yeni Yılı Nevruz'un bir geleneği

İran'ın resmi Yeni Yılı, her yıl ilkbahar ekinoksunda kutlanan eski bir İran geleneği olan Nevruz ile başlar. Farklı dinlere mensup insanlar tarafından kutlanır, ancak Zerdüştler için bir bayram olarak kabul edilir. UNESCO'nun İnsanlığın Sözlü ve Somut Olmayan Mirasının Başyapıtları listesine 2009 yılında kaydedilmiş ve Pers Yeni Yılı olarak tanımlanarak, tarihsel olarak kutlandığı diğer bazı ülkelerle paylaşılmıştır.

Bir önceki yılın son Çarşamba gününün arifesinde, Nevruz'un bir başlangıcı olarak, eski Čāršanbe Suri festivali, şenlik ateşlerinin üzerinden atlamak ve havai fişek ve havai fişekleri yakmak gibi ritüeller gerçekleştirerek Ātar'ı ("ateş") kutlar. Nevruz kutlamaları, İran yılının 13. gününün (Farvardin 13, genellikle 1 veya 2 Nisan'a denk gelir) sonunda, halkın geleneksel olarak açık havada piknik yaptığı Sizdebedar festivalini kutlayarak son bulur.

Ulusal çapta kutlanan bir diğer eski gelenek olan Yaldā, antik tanrıça Mithra'yı anar ve kış gündönümünün arifesinde yılın en uzun gecesine işaret eder (čelle ye zemestān; genellikle 20 veya 21 Aralık'a denk gelir), bu sırada aileler bir araya gelerek şiir okur ve meyveler-özellikle kırmızı meyveler karpuz ve nar ile karışık yemişler- yerler. Mazanderan ve Markazi vilayetlerinin bazı bölgelerinde, Tir 13'te (2 veya 3 Temmuz) su kutlaması olarak kutlanan Tirgān yaz ortası festivali de vardır.

Eski İran kutlamalarının yanı sıra, Ramezān, Eid e Fetr ve Ruz e Āšurā gibi İslami yıllık etkinlikler ülkenin büyük Müslüman nüfusu tarafından, Noel, Čelle ye Ruze ve Eid e Pāk gibi Hristiyan gelenekleri Hristiyan topluluklar tarafından, Purim, Hanukā ve Eid e Fatir (Pesah) gibi Yahudi gelenekleri Yahudi topluluklar tarafından ve Sade ve Mehrgān gibi Zerdüşt gelenekleri Zerdüştler tarafından kutlanmaktadır.

Resmi tatiller

İran'ın resmi takvimi, ilk kez 31 Mart 1925 tarihinde İran Parlamentosu tarafından kabul edilen ve Kuzey Yarımküre'de ilkbahar ekinoksunda başlayan Güneş Hicri takvimidir. Solar Hejri takviminin 12 ayının her biri bir burca karşılık gelir ve her yılın uzunluğu tamamen güneştir. Aylar, Farvardin (Fravaši), Ordibehešt (Aša Vahišta), Xordād (Haurvatāt), Tir (Tištrya) gibi eski İran aylarının isimlerini taşımaktadır, Amordād (Amərətāt), Šahrivar (Xšaθra Vairya), Mehr (Miθra), Ābān (Āpō), Āzar (Ātar), Dey (Daθuš), Bahman (Vohu Manah) ve Esfand (Spəntā Ārmaiti).

Alternatif olarak, İslami olayları belirtmek için Ay Hicri takvimi kullanılır ve Gregoryen takvimi uluslararası olayları belirtir.

İran güneş takvimine dayalı yasal resmi tatiller arasında Nevruz (Farvardin 1-4; 21-24 Mart) ve Sizdebedar (Farvardin 13; 2 Nisan) kültürel kutlamaları ve İslam Cumhuriyeti Günü (Farvardin 12; 1 Nisan), Ruhullah Humeyni'nin ölümü (Khordad 14; 4 Haziran), Khordad 15 etkinliği (Khordad 15; 5 Haziran), 1979 Devrimi'nin yıldönümü (Bahman 22; 10 Şubat) ve Petrolün Millileştirilmesi Günü (Esfand 29; 19 Mart).

Kameri İslami bayramlar arasında Tasua (Muharrem 9; 30 Eylül), Aşure (Muharrem 10; 1 Ekim), Erbain (Safer 20; 10 Kasım), Muhammed'in ölümü (Safer 28; 17 Kasım), Ali al-Ridha'nın ölümü (Safer 29 veya 30; 18 Kasım), Muhammed'in doğum günü (Rabi-al-Awwal 17; 6 Aralık), Fatıma'nın ölümü (Jumada-al-Thani 3; 2 Mart), Ali'nin doğum günü (Receb 13; 10 Nisan), Muhammed'in ilk vahyi (Receb 27; 24 Nisan), Muhammed el-Mehdi'nin doğum günü (Şaban 15; 12 Mayıs), Ali'nin ölümü (Ramazan 21; 16 Haziran), Ramazan Bayramı (Şevval 1-2; 26-27 Haziran), Cafer-i Sadık'ın ölümü (Şevval 25; 20 Temmuz), Kurban Bayramı (Zilhicce 10; 1 Eylül) ve Kadir Bayramı (Zilhicce 18; 9 Eylül).

Mutfak

Chelow kabab (pilav ve kebap), İran'ın ulusal yemeklerinden biri

Etnik grupların çeşitliliği ve komşu kültürlerden gelen etkiler nedeniyle İran mutfağı çok çeşitlidir. Erik, nar, ayva, kuru erik, kayısı ve kuru üzüm gibi meyvelerin yanı sıra otlar da sıklıkla kullanılır. Dengeli bir tat elde etmek için safran, kuru ıhlamur, tarçın ve maydanoz gibi karakteristik aromalar özenle karıştırılarak bazı özel yemeklerde kullanılır. Soğan ve sarımsak genellikle eşlik eden yemeğin hazırlanmasında kullanılır, ancak yemek sırasında çiğ veya salamura şeklinde ayrı olarak da servis edilir.

İran mutfağı, çeşitli kebap türleri, pilav, güveç (khoresh), çorba ve āsh ve omlet dahil olmak üzere çok çeşitli ana yemekler içerir. Öğle ve akşam yemeklerine genellikle sade yoğurt veya mast-o-khiar, sabzi, salata Shirazi ve torshi gibi garnitürler eşlik eder ve borani, Mirza Qasemi veya kashk e bademjan gibi yemekleri meze olarak takip edebilir.

Nişabur'daki Ömer Hayyam Türbesi Bahçesi yakınında servis edilen bir İran çayı (čāy) tepsisi

İran kültüründe çay (čāy) yaygın olarak tüketilir. İran dünyanın yedinci büyük çay üreticisidir ve bir fincan çay genellikle bir misafire ikram edilen ilk şeydir. İran'ın en popüler tatlılarından biri, kökleri M.Ö. dördüncü yüzyıla dayanan gül suyu şurubu içinde erişteden oluşan falude'dir. Bastani sonnati ("geleneksel dondurma") olarak bilinen ve bazen havuç suyu ile birlikte sunulan popüler safranlı dondurma da vardır. İran havyarıyla da ünlüdür.

Fars, Arap ve Türk mutfağı tutulmakta olup, ülkenin her yerinde döner lokantalarından İran otellerinin lüks lokantalarına kadar her yerde bulunabilmektedir. Hızlı yiyecekler, Fars, Arap, Türk ve Batı mutfakları da çok popüler olup, geniş miktarda bulunabilmektedir. Fars, Arap ve Türk mutfağı birbirleriyle binlerce yıllık etkileşimle günümüze gelmiş gayet zengin ve farklı bir mutfaktır. Mutfağın temel malzemeleri kuzu eti, yöresel baharatlardır, pirinç ve bulgurdur. Bu nedenle İran mutfağı ağır yemeklerden oluşur. Mutfağın temel bileşenleri kebap, lahmacun, etli yemekler ve hamurlu tatlıları olup, Dünya'nın her yerinde tanınmakta ve tercih edilmektedir. Fast food tarzı Batı kültürünün de arttığı bu devirlerde, fast-food ile yarışabilir hızlı hazırlanabilen bir mutfaktır.

Spor

Dizin Kayak Merkezi'ndeki kayakçılar

İran büyük olasılıkla yerel olarak čowgān olarak bilinen polonun doğduğu yerdir ve en eski kayıtları antik Medlere atfedilir. Serbest stil güreş geleneksel olarak İran'ın milli sporu olarak kabul edilir ve milli güreşçiler birçok kez dünya şampiyonu olmuştur. İran'ın košti e pahlevāni ("kahramanca güreş") olarak adlandırılan geleneksel güreşi UNESCO'nun Somut Olmayan Kültürel Miras listesine kaydedilmiştir.

Dağlık bir ülke olan İran, kayak, snowboard, yürüyüş, kaya tırmanışı ve dağ tırmanışı için bir mekandır. En ünlüleri Tochal, Dizin ve Shemshak olmak üzere, başkent Tahran'dan bir ila üç saat uzaklıkta bulunan çok sayıda kayak merkezine ev sahipliği yapmaktadır. Alborz dağlarında bulunan Tochal kayak merkezi dünyanın en yüksek beşinci kayak merkezidir (en yüksek istasyonunda 3,730 m veya 12,238 ft).

İran'ın Ulusal Olimpiyat Komitesi 1947 yılında kurulmuştur. Güreşçiler ve halterciler Olimpiyatlarda ülkenin en yüksek rekorlarını elde etmişlerdir. Eylül 1974'te İran, Batı Asya'da Asya Oyunları'na ev sahipliği yapan ilk ülke olmuştur. İran'ın en büyük spor kompleksi olan Azadi Spor Kompleksi ilk olarak bu etkinlik için inşa edilmiştir.

Tahran'daki Azadi Stadyumu Batı Asya'nın en büyük futbol stadyumudur.

Futbol İran'da en popüler spor olarak kabul edilmektedir ve erkek milli takımı üç kez Asya Kupası'nı kazanmıştır. Erkek milli takımı, FIFA Dünya Sıralamasına göre (Eylül 2021 itibariyle) Asya'da 1. ve dünyada 22. sırada yer alarak Asya'nın en iyi takımı konumunu korumuştur.

Voleybol İran'da en popüler ikinci spor dalıdır. 2011 ve 2013 Asya Erkekler Voleybol Şampiyonalarını kazanan erkek milli takımı şu anda Asya'nın en güçlü takımıdır ve FIVB Dünya Sıralamasında sekizinci sırada yer almaktadır (Temmuz 2017 itibariyle).

Kabaddi, İran'da oynanan en popüler sporlardan biri olup İran milli kabaddi takımı, Fazel Atrachali, Meraj Sheykh, Abolfazl Maghsoudlou, Abozar Mohajer Mighani, Mohammad Esmaeil Nabibakhsh, Hadi Oshtorak, Hadi Tajik, Mohsen Maghsoudlou ve daha birçok uluslararası yıldız oyuncu yetiştiren Kabaddi'nin en zorlu ve en iyi takımlarından biri olarak kabul edilmektedir.

Basketbol da popülerdir ve erkek milli takımı 2007'den bu yana üç Asya Şampiyonası kazanmıştır.

2016 yılında İran, uluslararası kadın şampiyonların başörtüsü takmaya zorlanacakları bir ülkeye girmeyi reddettikleri için İran'daki satranç (ABD'li Kadın Büyük Usta Nazí Paikidze) ve atıcılık (Hintli dünya şampiyonu Heena Sidhu) turnuvalarını boykot etmeleriyle dünya çapında manşetlere çıktı.

Medya

Basın Özgürlüğü Endeksi'ne göre İran, 2021 yılı itibarıyla 180 ülke arasında 174. sırada yer alarak en düşük konumlardan birine sahiptir. Kültür ve İslami Rehberlik Bakanlığı, İran'ın iletişim ve bilgi faaliyetleri de dâhil olmak üzere kültür politikasından sorumlu ana devlet dairesidir.

İran'ın ilk gazeteleri 19. yüzyılın ortalarında Kaçar hanedanından Nasırüddin Şah döneminde yayımlanmıştır. İran'da yayınlanan gazetelerin çoğu ülkenin resmi dili olan Farsçadır. Etemad, Ettela'at, Kayhan, Hamshahri, Resalat ve Shargh gibi ülkenin en yaygın süreli yayınları Tahran merkezlidir. Tehran Times, Iran Daily ve Financial Tribune İran'da İngilizce yayınlanan gazeteler arasındadır.

İran'da televizyon 1958 yılında kullanılmaya başlanmıştır. Her ne kadar 1974 Asya Oyunları renkli yayınlanmış olsa da, tam renkli yayınlar 1978 yılında başlamıştır. 1979 Devrimi'nden bu yana İran'ın en büyük medya kuruluşu İran İslam Cumhuriyeti Yayıncılığı'dır (IRIB). Yerli olmayan televizyonlara getirilen kısıtlamalara rağmen, başkent sakinlerinin yaklaşık %65'i ve başkent dışında yaşayanların yaklaşık %30 ila 40'ı çanak antenler aracılığıyla dünya çapındaki televizyon kanallarına erişebilmektedir, ancak gözlemciler bu rakamların daha yüksek olabileceğini belirtmektedir.

İran internete 1993 yılında erişim sağlamıştır. Internet World Stats'e göre, 2017 yılı itibariyle İran nüfusunun yaklaşık %69,1'i internet kullanıcısıdır. İran, internet kullanıcılarının sayısına göre ülkeler arasında 17. sırada yer almaktadır. Alexa web bilgi şirketi tarafından sağlanan istatistiklere göre, Google Arama İran'ın en yaygın kullanılan arama motorudur ve Instagram en popüler çevrimiçi sosyal ağ hizmetidir. İran'da, hükümet karşıtı protestoların web sitesinde düzenlenmesi nedeniyle 2009 yılından bu yana engellenen Facebook da dahil olmak üzere, dünya çapındaki birçok ana akım web sitesine doğrudan erişim engellenmiştir. Ancak 2017 itibariyle Facebook'un İran'da yaşayan ve siteye erişmek için sanal özel ağlar ve proxy sunucuları kullanan yaklaşık 40 milyon abonesi (nüfusun %48,8'i) bulunmaktadır. Bazı yetkililerin Facebook ve Twitter da dahil olmak üzere yetkililer tarafından engellenen sosyal ağ sitelerinde doğrulanmış hesapları bulunmaktadır. İran'ın e-ticaretinin yaklaşık %90'ı, günde yaklaşık 750.000 ziyaretçisi ve 2,3 milyondan fazla abonesi olan ve Orta Doğu'da en çok ziyaret edilen çevrimiçi mağaza olan Digikala'nın İran çevrimiçi mağazasında gerçekleşmektedir.

Moda ve giyim

İran'da moda birkaç tarihsel döneme ayrılır. İran'da dokumacılığın ortaya çıkış tarihi henüz kesin olarak bilinmemekle birlikte, bunun uygarlığın ortaya çıkışıyla aynı zamana denk gelmesi muhtemeldir. İran'da giyimden Pers mitolojisinde bahsedilir. Firdevsi ve birçok tarihçi Keyumars'ı hayvan derisi ve kıllarının giysi olarak kullanılmasının mucidi olarak kabul etmiştir. Bazı tarihçiler de canlı derilerinin giysi olarak kullanılmasının ilk mucidi olarak Huşang'dan bahsetmiştir. Firdevsi, Tahmuras'ı İran'da bir tür tekstil başlatıcısı olarak kabul eder. Kuzey İran'da M.Ö. 6.000'lerden kalma, o dönemde yün dokumacılığına atıfta bulunan tarihi keşifler vardır. Orta İran'da M.Ö. 4200 yılına kadar uzanan diğer keşifler, hayvan derisinin o yıllardan beri İran Platosu'nda giyilen tek giysi olmadığını göstermiştir. Antik İran'ın giysileri gelişmiş bir biçim almış ve o dönemde giysilerin kumaşı ve rengi çok önemli hale gelmiştir. Sosyal statüye, seçkinliğe, bölgenin iklimine ve mevsime bağlı olarak, Ahameniş dönemindeki İran kıyafetleri çeşitli biçimler almıştır. Bu giysilerde kullanılan felsefe, işlevsel olmanın yanı sıra estetik bir role de sahipti.

İran içindeki güzellik yarışması festivalleri 1979 devriminden sonra yapılmadı ve bu ülkede son "İran güzellik kraliçesi" seçim töreni 1978 yılında yapıldı. O zamandan beri pek çok İranlı kız İran dışında Güzellik yarışmasına ve Miss Universe'e katıldı. Sahar Biniaz (Miss Universe Canada 2012) ve Shermineh Shahrivar (Miss Germany ve Miss Europe) İran dışındaki İranlı modellere örnektir. Enghelab Sokağı Kızları, 2017-2019 yılları arasında İran'da zorunlu başörtüsüne karşı düzenlenen bir dizi protestoydu.

Giyim ve kurallar

İran'da giyim bakımından bir zorlayıcılık yoktur. İnsanlar istedikleri kıyafeti giyebilmektedirler örneğin: yöresel kıyafetler veya batı tarzı kıyafetler. İran'da insanların birçoğu yöresel Arap kıyafeti olan kandura ve Kürt kıyafeti giyerler. Bu giyim biçimleri, İran'ın çok sıcak ve nemli veya çok soğuk olan iklimine göre degişmektedir. Ama kadınlar başlarına; tülbent, eşarp veya şal takmak zorundadır.

Tarih

Erken Dönem (MÖ 3200-MÖ 625)

Eratosthenes'in takriben MÖ 200'de yaptığı Dünya haritasının İngilizce bir kopyası. İran platosunun bulunduğu bölgeyi tanımlamak için Ariana (Aryânâ) ifadesi kullanılmıştır.

MÖ 3000 ve 2000 yılları

Proto İranlılar, ilk olarak Hint-İranlıların ayrılmasını takiben ortaya çıkmışlar ve izleri Baktria- Margiyana Arkeoloji Bölgesine kadar takip edilmektedir. Aryan (Antik İran halkları) toplulukları, MÖ üçüncü veya ikinci binyılda İran platosuna; büyük olasılıkla birden fazla göç dalgası ile gelmiş ve yerleşmişlerdir. Proto İranlıların "Doğu" ve "Batı" diye gruplara ayrılması, göçe bağlı olarak meydana gelmiştir.

İslâmiyet öncesi (MÖ 625 – MS 651)

Selevkos İmparatorluğu

İskender'in Pers topraklarını işgalinden sonra arkasında bir varis bırakamadan ölmesi, uçsuz bucaksız imparatorluğun devlet generalleri arasında paylaşılmasına neden oldu. Bu generallerin genel adı olan diadokilerden biri olan Seleukos, Balkanlar'dan Hindistan'a kadar olan bölümü aldı. Selevkoslar, toprakları Roma İmparatorluğu tarafından ele geçirilinceye kadar Doğu Akdeniz'in hâkimiydiler.

Orta Çağlar (651–1501)

orta

Râşidîn Halifeliği

Haritada turuncu renkle gösterilen bölgeler, Dört Halife döneminde alınmıştır ve İran da bunlardan biridir.

İslam peygamberi Muhammed'in 632'deki ölümünün ardından, halefleri olan Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali tarafından yönetilen Râşidîn Halifeliği, Ömer bin Hattab'ın halifeliği döneminde (634-44) Orta Doğu'da yoğun askeri fetihlere giriştiler. Bu dönemde Bizans İmparatorluğu ile yapılan Yermük (636), Halep (637), Ecnadeyn (634), Demirköprü (637), Dathin (634), Firaz (634) ve Qarteen (634) muharebeleri ile Mısır, Suriye, Lübnan ve Filistin bölgeleri ele geçirilirken; Sasani İmparatorluğu ile yapılan Köprü (634), Kadisiye (636) ve Nihavend (642) muharebeleri ile de Irak'ın tamamı ve İran'ın büyük bir kısmı fethedildi. Müslüman Arapların eşi benzeri görülmemiş bu fetih dalgaları, bir İslam İmparatorluğu'nun oluşumunu sağladı. Müslüman Arapların bu askeri saldırılarına karşılık veremeyen Zerdüşt Sasani İmparatorluğu, kısa sürede yıkıldı.

Emevîler

740'ta Emevi Devleti'nin sınırları

İran'ın İslam Devleti tarafından ele geçirilmesinden sonra İran, Emevîler'in yönetimine girdi. Fakat İran tam anlamıyla İslamlaşmadı. İran'ın İslamlaşması, İran toplumunun kültürel, bilimsel ve siyasi yapısı içinde derin dönüşümlere neden oldu: Olgunlaşmış İran edebiyatı, felsefesi, bilimi ve sanatı, yeni oluşan İslam medeniyetinin ana öğeleri haline geldi. Kültürel, politik ve dinî olarak İran'ın İslam medeniyetine eklemlenmesi çok büyük önem taşımaktadır. Son tahlilde İran'ın katkısı, Abbasiler devrindeki İslam'ın Altın Çağı'nın oluşmasında çok etkili olmuştur.

Abbâsîler

Abbasiler devrinden kalma bir el yazması

Emevilerden sonra Abbasi Hanedanlığı iktidara geldi. Abbasiler döneminin en önemli özelliği, 8. yüzyılın ortalarında Bağdat'ta Beyt'ül Hikmet adında büyük bir bilim merkezinin kurulması ile [[İslam'ın Altın Çağı|İslam’ın Altın Çağı]] adı verilen dönemin başlamasıydı. Bu çağda, Hindistan’dan Endülüs’e kadar geniş coğrafyada bilimsel çalışmalar yapılmakla birlikte, tıp, bilim, sanat, felsefe, teoloji, matematik, astronomi, İslam hukuku gibi geniş yelpazede çalışmalar da yapılıyordu. Bu dönemde İran bölgesinden de birçok Müslüman bilim insanları birçok çalışmalar yaptı. Örneğin tıp alanında adını duyuran İranlı (Fars) hekim İbn-i Sina, o dönemde İran'da hüküm süren Samaniler Devleti ve Kakuyiler Devleti egemenliğinde çalışmalarını sürdürdü.

Abbasilerin merkezi Bağdat (günümüzde Irak) olsa da, hanedanın İran ve kültürü üzerindeki etkisi büyüktü. Ayrıca Abbasi halifeleri, sıklıkla vezirlerini İranlılardan seçerdi ve İranlı valilerin ciddi anlamda yerel otonomi yetkileri vardı.

Tâhirîler ve Samanîler

Samaniler dönemine ait figürlü çanak çömlek örneği (Nişabur, İran, MS 10. yüzyıl)

822'de Horasan Valisi Tahir, bağımsızlığını ilan etti ve yeni bir Pers hanedanlığı olarak Tahirîler Hanedanlığı'nı kurdu. Samanîler döneminde ise İran'ın bağımsızlığını kazanma çabaları daha da güçlendi.

Abbâsîler sonrası dönemin kültürel canlanması, İran ulusal kimliğinin yeniden su yüzüne çıkmasına yol açmıştır. Bu kültürel akım, 9. ve 10. yüzyıllar sırasında zirve yapmıştır. Bu akımın en açık etkisi, Perslerin dili ve İran'ın resmî dili olan Farsçanın günümüze kadar sürekliliğinin sağlanmasıdır. İran'ın en güçlü epik şairi Firdevsi, Farsçanın günümüzde yaşamasının en önemli destekçisi olarak kabul edilmektedir.

Bir sessizlik döneminden sonra İran, ayrı, farklı ve değişik bir öğe olarak İslam'ın içinde belirdi. İslam fetihlerinden sonra İran felsefesi, eski İran felsefesi, Yunan felsefesi ve gelişen İslam felsefesi ile geliştirdiği değişik ilişkilerle farklılaşacaktır. İşrakilik ve Aşkınlık Felsefesi, o dönemin İran'ında iki ana felsefe geleneği olarak kabul edilmekteydi.

Gazneliler

Gazneli Mahmud, başkenti İsfahan ve Gazne olan büyük bir imparatorluk kurduğunda 11. yüzyıla ulaşılmış olunuyordu.

Selçuklular

İran'da, Tahran'ın güneyinde, Tuğrul Bey'in anısına 12. yüzyıldan kalma bir anıt

Tuğrul Bey tarafından kurulan, Alp Arslan tarafından yükselişine zemin hazırlayan, I. Melikşah döneminde de altın çağını yaşayan Büyük Selçuklular, Oğuz Türklerinin Kınık boyu tarafından kurulmasına karşın, İran topraklarına çoğunlukla hükmettiği için Türk-İran kültürünü bünyesinde barındırıyordu.

Selçuklular, kurulduktan kısa süre sonra İslam dünyasının merkezi otoriteden yoksun parçalanmış siyasi haritasını birleştirdi ve daha sonra Haçlı Seferlerinin birinci ve ikincisinde kilit rol oynadı. Dili ve kültürüyle zamanla yoğun bir şekilde İranlılaşan Selçuklular, Türk-İran geleneğinde büyük bir gelişme sağladı ve İran kültürünü Anadolu'ya taşıdı.

Kendilerinden önce gelenler gibi imparatorluğun divanı, İranlı vezirlerin elindeydi. Devlet yönetiminde pek çok Fars (İranlı) söz sahibiydi. Örneğin Alp Arslan ve I. Melikşah dönemlerinde devletin baş veziri olan ve kendi adıyla anılan Nizamiye Medreseleri'ni kuran Nizamülmülk, aslen İranlıydı.

Bu dönemde İranlı yüzlerce araştırmacı ve bilim adamı; teknoloji, bilim ve tıbba, daha sonra Avrupa Rönesansının doğuşunu destekleyecek şekilde çok büyük katkı sağladı.

Harezmşahlar ve Cengiz Han

Molla Câmî'nin Sufi'nin Gül Bahçesi minyatürü, 1553. (Bu çalışma, Timurlular dönemindeki birçok çalışmada olduğu gibi Pers şiiri ile Pers minyatürünün bir karışımıdır.)

1218'te Harezmşahlar Devleti'nin doğu bölgeleri olan Maveraünnehir ve Horasan, Moğol hükümdarı Cengiz Han'ın istilasına uğradı. Bu dönemde yarım milyondan fazla İran nüfusu öldürüldü, Nişabur gibi kentlerin caddeleri "kan nehirlerine döndü", şehirlerin etrafına kedi ve köpek kulübelerinin itina ile yerleştirildiği insan kafalarından oluşan piramitler yapıldı. 1220 ve 1260 rasında İran'ın nüfusu, bu kitlesel katliamlar ve açlık sonucu 2.500.000'dan 250.000'e düştü.

Cengiz Han'ın torunlarından biri olan Hülagû Han, Fransa Kralı IX.Louis'e yazdığı bir mektupta İran'a ve Halife'ye karşı yaptığı akınlarda tek başına 200.000 kişinin öldürülmesinin sorumluluğunu üstleniyordu.

Timurlular

Başkentini Semerkant'ta kuran Timur onu takip etti. Bu yıkım dalgaları etkileri, Nişabur gibi birçok şehrin bu saldırılar öncesi nüfuslarına yeniden kavuşmasını sekiz yüzyıl kadar -20. yüzyıla kadar- engelledi. Ancak hem Hülagû Han hem Timur ve onların takipçileri, kendi tarzlarını ve geleneklerini fethettikleri yerinkilere göre değiştirip tamamen Pers kültürüne uygun yaşadılar.

Erken modern dönem (1501–1921)

Zend Hanedanı

Meşhed kökenli Afşar Hanedanlığı, 1750'de başkentini Şiraz'da kuran Lek asıllı Kerim Han Zend tarafından kurulan Zend Hanedanı tarafından takip edildi. Onun yönetimi, görece bir barış ve refah sağladı.

Geç modern dönem (1921–)

Muhammed Rıza Pehlevî

Muhammed Rıza Pehlevî ve Kraliçe Farah A.B.D.’ye bir ziyaret sonrası ayrılırken.

Şah Rıza dönemine göre nispeten demokratik bazı açılımlar sağlandı; siyasi tutuklular özgür bırakıldı, basına yönelik sansür (karartma) kaldırıldı, siyasal ve toplumsal örgütlenmelere izin verildi. Artık sesini duyurma olanağı bulan çeşitli toplumsal ve siyasal muhalefet hareketleri bu özgürlük ortamından yararlanarak reform taleplerini yükseltmeye başladılar. Daha sonraki yıllarda ülkenin siyasal ve toplumsal yaşamını büyük ölçüde etkileyecek olan Marksist kökenli Tudeh (Kitle) Partisi de bu ortamda, 1941 yılında kuruldu ve işçi yasası, toprak reformu, kadın hakları gibi geniş toplumsal tabanı kucaklayan talepleriyle önemli destek buldu.

Birleşik Krallık, SSCB ve ABD’nin çıkar mücadelesine sahne olan İran’ın, 1942’de imzalanan anlaşmanın ve 1943’te yapılan Tahran Konferansı’nın ardından, bu üç devlet tarafından yeniden inşa edilmesine karar verildi; fakat SSCB. bu anlaşmaya uymayarak denetimi altındaki bölgede sosyalist nitelikli, 1945'te Azerî Azerbaycan Millî Hükümeti, 1946'da Kürt Mahabad Cumhuriyeti olmak üzere iki özerk devlet kurdurdu. İşgal bölgesini yine aynı yıl, İran’ın kuzey petrol yataklarını işletme konusunda imtiyazlı bir anlaşma imzaladıktan bir ay sonra boşalttı. SSCB işgalinin sona ermesinden hemen sonra İran, bu iki özerk cumhuriyetin varlığına güç kullanarak son verdi. SSCB’ye verilen imtiyaz da ülke içindeki milliyetçilerin ve Birleşik Krallık'ın baskısıyla 1947 yılında geçersiz kılındı.

Operasyon Ajax

Musaddık'ın tutuklandığı gün 19 Ağustos 1953'te çıkan olaylar

Fakat tüm bu gelişmeler ülke içindeki milliyetçi muhalefeti güçlendirmişti. Giderek etkinliğini artıran Ulusal Cephe, 1951’de halkın büyük çoğunluğunun da talebi olan petrolün ulusallaştırılması kararının Meclis’te kabul edilmesini sağladı. Bu karara karşı çıkan Başbakan Razmara’nın öldürülmesinin ardından çıkan ayaklanmadan sonra Şah, Ulusal Cephe’nin lideri Muhammed Musaddık’ı başbakanlığa getirmek zorunda kaldı. Batıda eğitim görmüş, bağımsızlıktan ve ulusal egemenlikten yana olan bir milliyetçiliği savunan Musaddık’ın ilk işi; petrolün ulusallaştırılması yönündeki kararı onaylamak oldu. Bu karar ve Musaddık’ın bağımsızlıkçı politikası Birleşik Krallık ve ABD'nin tepkisini çekmekteydi. Fakat bir süre sonra, başta Musaddık’a destek veren ulema, Muhammed Musaddık’ın Sovyetler’le yakınlaşmasından kaygılanarak hükûmete verdikleri desteği geri çektiler ve Ulusal Cephe dağıldı. TUDEH Partisi ise Musaddık’ı desteklemeye devam etmekteydi. Bu durumdan rahatsız olan ordu içindeki bir grup CIA’in de desteğiyle bir darbe düzenlediler. 1953 yılında Şah, Musaddık’ı görevden almaya çalıştı fakat çıkan isyanın ardından ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Buna karşılık İngilizler A.B.D.’yi Musaddık’ı devirmek için hazırlanan bir plana dahil olmaya davet etti ve 1953’te Başkan Dwight D. Eisenhower Ajax Operasyonu’nun yapılmasını onayladı. Operasyon yapıldı ve Musaddık 19 Ağustos 1953’te tutuklandı. Şah ise kaçmış olduğu Roma’dan dönerek tekrar görevini devraldı. Bu gelişmelerin ardından İran petrollerinin işletilmesi için, %50 hakkı İran’da olmak üzere çok uluslu bir konsorsiyum oluşturuldu.

Operasyon Ajax’tan sonra Muhammed Rıza Pehlevî’nin yönetimi giderek otokratikleşti. ABD’nin desteği ile Şah İran’ın altyapısını modernleştirirken kendisine muhalif bütün siyasî oluşumları istihbarat örgütü SAVAK aracılığıyla ezdi.

1953’te yaşanan olaylar İran’ın siyasal ve toplumsal yaşamı için bir dönüm noktası sayılabilir. Musaddık’ın devrilmesiyle sonuçlanan süreçte bölünen yalnızca uygar milliyetçi güçler olmadı. Tudeh’de de kırılmalar yaşandı. Partiden kopan gençlik örgütünden silahlı mücadeleye başlayan Halkın Fedaileri ve Halkın Mücahitleri örgütleri doğdu. Bu örgütlerin de içinde yer aldığı İran sol hareketi, 1960’lı yıllarda kitlesel etkinlik gösterse de, sol hareketin giderek kitle hareketinden silahlı mücadeleye kaymasıyla toplumsal tabandaki etkisini yitirmiş oldu. Musaddık’ın iktidara gelmesinde de önemli rol oynayan işçi hareketi ise etkinliğini kaybetse de etkisini İslâm Devrimi’ne kadar sürdürdü. Hatta devrimi başlatan, rafineri ve petrol işçilerinin grevi olacaktı.

İran Devrimi Sonrası Dış Politika Yaklaşımları

İran, iki kutuplu düzenin dışında bir dış politika söylemi besliyor bunu devrimci bir bakış açısına sığdırmaya çalışıyordu ve özellikle İmam Humeyni döneminde bunu uygulamaya istekli oldu. Sonraki dönemlerde her ne kadar bu söylemde kalmak istediyse de dış politikası günümüze kadar değişimlere uğrayıp farklı bir yöne doğru evrildi. Devrim öncesi Şah dönemi egemen olan batı yanlılığı ve laik düzen, devrim sonrası egemen olan düşünce rejim güvenliği ve rejim güvenliğinin korunması bununla birlikte bir de ülke güvenliği olmuştur.

Yönetim

Hükümet ve siyaset

Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyi

Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyi Meclis ve Anayasa Koruma Konseyi arasındaki anlaşmazlıklarda çözüm bulma yetkisine sahiptir ve Dinî Lider’i ülkedeki en güçlü yönetim yapısı yapacak biçimde ona danışmanlık görevi sunar.

İdarî yapılanma

İran, idari olarak ostanlara (Farsçaاستان — ostān; çoğul: — استانﻫﺎ — ostānhā), ostanlarda şehristanlara (Farsçaشهرستان), şehiristanlarda bahşlara (Farsçaبخش) ayrılmaktadır. Ostanların merkezi genellikle (Farsçaمرکزmarkaz) ostandaki en büyük şehir olmaktadır. Ostan yönetiminin başında Bakanlar Kurulu tarafından onaylanmasına istinaden İçişleri Bakanı tarafından atanmış olan bir vali-komutan (Farsçaاستاندار — ostāndār) bulunur. İran idari olarak 30 ostana ayrılmıştır:

Sıra Şehir İl
Vilayetin Kuruluş Yılı
2006 1996 1986 1976 1966 1956
1 Tahran Tahran 1885 7.705.036 6.758.845 6.042.584 4.530.223 2.719.730 1.512.082
2 Meşhed Razavi Horasan 1918 2.410.800 1.887.405 1.463.508 667.770 409.616 241.984
3 İsfahan İsfahan 1928 1.602.110 1.266.072 986.753 661.510 424.045 254.708
4 Tebriz Doğu Azerbaycan 1917 1.398.060 1.191.043 971.482 597.976 403.413 289.996
5 Kerec Elburz 1934 1.377.450 940.968 611.510 137.926 44.243 14.526
6 Şiraz Fars 1950 1.227.311 1.053.025 848.289 425.813 269.865 170.659
İran'ın 30 ostanının haritası ⓘ
  1. Tahran
  2. Kum
  3. Merkezi
  4. Kazvin
  5. Gilan
  6. Erdebil
  7. Zencan
  8. Doğu Azerbaycan
  9. Batı Azerbaycan
  10. Kürdistan
  11. Hamedan
  12. Kirmanşah
  13. İlam
  14. Luristan
  15. Huzistan
  16. Çaharmahal ve Bahtiyari
  1. Kohkiluye ve Buyer Ahmed
  2. Buşehr
  3. Fars
  4. Hürmüzgan
  5. Sistan ve Belûcistan
  6. Kirman
  7. Yezd
  8. İsfahan
  9. Semnan
  10. Mazenderan
  11. Gülistan
  12. Kuzey Horasan
  13. Razavi Horasan
  14. Güney Horasan
  15. Elburz

Şehir ve köy meclisleri

İran şehir ve köy meclislerine aday olanlar halkoyu ile dört yıllığına seçilirler. İran Anayasası’nın 7. maddesine göre Meclis ile beraber bu yerel meclisler “devletin karar alma ve yürütme organı”dır. Bu madde 1999’da ilk yerel seçimler yapılana kadar uygulanmadı. Meclislerin başkanların seçimi, belediye çalışmalarına danışmanlık yapılması, kendi bölgelerinin toplumsal, kültürel, eğitim, sağlık, ekonomik ve refah gereksinimlerini karşılayacak çalışmaların gerçekleştirilmesi ve toplumsal, ekonomik, yapısal, kültürel, eğitim ve diğer refah konularının hayata geçirilmesinde ulusal paydanın planlanması ve düzenlenmesi gibi görevleri vardır.

Kodlar

İran'ın uluslararası kodları:

  • Hava taşıtı plaka kodu: EP
  • ISO 3166-1 alpha-2 kodu: IR
  • Uluslararası araç plaka kodu: IR
  • NATO alpha-2 kodu: IR
  • IOC kodu: IRI
  • ISO 3166-1 alpha-3 kodu: IRN
  • NATO alpha-3 kodu: IRN
  • ICAO havalimanı kodu: OI
  • Hava taşıtı plaka (diğer), kodu: RV